Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin incisi Gaziantep, tarih boyunca zengin kültürel dokusuyla dikkat çeken bir şehir. Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerinden biri olan bu bölge, geçmişte de görkemli bir zenginliğe ve ihtişama sahipti. O eski ihtişam dolu günlere bir yolculuk yapmak istiyorsanız, Nizip İskelesi’nden hareket eden bir gemiye binmeniz yeterli. Birecik Barajı üzerinde yapacağınız huzur dolu yolculuk, sizi antik çağların sanat ve güzellik tanrıçası olarak bilinen Zeugma’nın ilham perileriyle buluşturacaktır.
Zeugma, MÖ 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden I. Seleukos tarafından kurulan “Selevkaya Euphrates” ile eşi Apama tarafından kurulan “Apama” adlı iki şehrin, bir köprüyle birleşmesi sonucu oluşan antik bir kenttir.
Bu şehirler, Fırat Nehri’nin iki yakasında yer almaktadır. Aralarına inşa edilen köprü sayesinde kent, “Zeugma” adını almıştır. Yunanca kökenli bu kelime, “geçit” ve “köprü” anlamına gelir. Adının da gösterdiği gibi Zeugma, doğu ile batı arasında önemli bir ticaret ve gümrük kapısı işlevi görmüştür.
M.S. 2. yüzyılda en parlak dönemini yaşayan Zeugma, Roma İmparatorluğu’nun en büyük dört kentinden biriydi. Fırat Nehri’nin geçişe en uygun noktasında yer alması, kenti hem askeri hem de ticari açıdan stratejik bir merkez haline getirmişti.
Bu avantajlı konumu sayesinde Zeugma, tarih boyunca önemini korudu. Kent zamanla gelişerek elit ve entelektüel bir kültürün merkezi haline geldi. Bu kültürün etkisiyle varlıklı aileler, Zeugma’yı süsleyen ihtişamlı kent villalarını inşa etmeye başladılar.
Günümüzde, Türkiye’de yalnızca Efes Antik Kenti’nde rastlanan yamaç villalarına benzer yapılar, Zeugma’nın arkeolojik değerini daha da artırmaktadır. Yapılan kazılarda sadece bir kısmı gün yüzüne çıkarılan bu villalar, kentin geçmişte adeta bir mozaik kenti olduğunu ortaya koyuyor.
Zeugma Günümüzde Ne Durumda?
Zeugma Antik Kenti, günümüzde Türkiye’nin en önemli kültürel ve arkeolojik alanlarından biri olarak değerlendiriliyor. Kentin büyük bölümü, 2000 yılında Birecik Barajı’nın yapımı sırasında sular altında kalmadan önce kurtarma kazılarıyla belgelenmiş ve birçok eser gün yüzüne çıkarılmıştır.
Bu kurtarma çalışmaları, Zeugma’nın dünya çapında tanınmasına vesile olmuştur. Antik kentin bir kısmı hâlâ su altındadır, ancak su altında kalan bölümlerin yanı sıra kazı çalışmaları devam eden kısımlar da vardır
Ortaya çıkarılan mozaikler, heykeller, freskler ve diğer antik eserler bugün Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesi‘nde sergilenmektedir. Müze, dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olma özelliğini taşır ve her yıl yerli ve yabancı binlerce ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Özellikle, Çingene Kızı Mozaiği, ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken eserlerden biridir.
Zeugma Antik Kenti’nin Simgesi: Çingene Kızı
Zeugma Antik Kenti denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri, “Çingene Kızı” olarak bilinen eşsiz mozaiktir. Bu mozaik, Zeugma’nın ve bölgenin tarihine ışık tutan, aynı zamanda kentin simgesi haline gelmiş bir sanat eseridir.
Çingene Kızı mozaiği, 1998 yılında Zeugma Antik Kenti’ndeki kazılarda keşfedildi. Aslen büyük bir salonun tabanına yerleştirilmiş olan bu mozaik, antik çağın ileri düzey sanat anlayışını yansıtır. Mozaik, adını, betimlenen kadının dalgalı saçları ve yüzündeki ifade nedeniyle almıştır.
Ancak bu figürün bir çingene olup olmadığı bilinmez. Kimi yorumlara göre Yunan mitolojisinden Gaia, yani Toprak Ana’yı tasvir ettiği düşünülür. Mozaik, perspektif kullanımı ve detaylardaki ustalıkla dikkat çeker. Kadının yüzündeki melankolik bakış, gözlerinin her açıdan sizi takip ediyor gibi görünmesi, eserin en etkileyici yönlerinden biridir.
Mozaik tekniği, dönemin sanatçıları tarafından kullanılan ince kesilmiş taş ve cam parçalarıyla oluşturulmuştur. Bu da mozaik yüzeyine derinlik ve canlılık kazandırır.
Muzalar Evi (Esin Perileri)
Zeugma Antik Kenti’nde yer alan Muzalar Evi, Roma dönemine ait zengin mimari dekorasyonu, iyi korunmuş mozaikleri ve freskleriyle dikkat çeker. İkinci katına kadar ayakta kalmayı başaran bu yapı, Zeugma’daki en önemli Roma konut örneklerinden biri olarak kabul edilir.
2007 yılında yapılan sondaj çalışmaları sırasında, yapının adını almasına neden olan “Muzalar Mozaiği” gün yüzüne çıkarıldı. Bu keşif, hem Muzalar Evi’nin hem de antik kentin sosyal ve kültürel hayatına dair eşsiz bilgiler sunmuştur.
Antik Yunan ve Roma kültürlerinde ilham perileri anlamına gelen “Muzalar”, sanat ve bilgelik ile ilişkilendirilen mitolojik figürlerdir. Bu nedenle Muzalar Mozaiği’nin varlığı, evin yüksek kültürel statüsünü ve dönemin kozmopolit yaşam tarzını yansıtır.
Muzalar Evi, görkemli mimarisi ve zengin süslemeleriyle Zeugma’nın elit yaşamını gözler önüne serer. İki katlı bu yapıda bulunan mozaikler, incelikle işlenmiş detayları ve mitolojik betimlemeleriyle dikkat çeker. Duvarlardaki freskler ise Roma sanatının zarafetini ve ev sahibinin sosyal statüsünü vurgular. Bu eserler, Zeugma’nın zenginlik ve entelektüel birikim açısından ne denli ileri bir toplum olduğunu göstermektedir.
Zeugma Mozaik müzesini sanal olarak ziyaret etmek isterseniz bu bağlantıyı kullanabilirsiniz.
YolveMacera