KESFET

İstanbul’un Yedi Tepesi Nerededir ve Neden Yedi Tanedir?

İstanbul’un yedi tepesi, şehrin eski bölgesi olan Tarihi Yarımada içinde, Haliç, Marmara Denizi ve surlarla çevrili bir alanda yer almaktadır. Bizans İmparatorluğu döneminden itibaren, bu tepeler yedi olarak kabul edilmiştir. Bu sayı, İstanbul’un Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis ile olan bağını simgeler; çünkü Roma da yedi tepe üzerine kurulmuştur.

İstanbul’un yedi tepesi, hem savunma hem de dini merkezlerin inşası için ideal yüksekliklere sahiptir. Tepelerden Haliç ve Marmara Denizi’ni izlemek mümkün olduğu için, bu bölgeler tarih boyunca stratejik bir öneme sahip olmuştur.

Hem Bizans hem de Osmanlı dönemlerinde, tepeler üzerine kiliseler, camiler ve saraylar gibi önemli yapılar inşa edilmiştir. Bu yapılar, yalnızca görsel olarak şehre kimlik kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda İstanbul’un dini ve kültürel merkezi olmasını sağlamıştır.

Bizans döneminden bir harita

Yedi sayısı, tarih boyunca birçok kültürde kutsal ve özel bir anlam taşıyan bir rakam olarak kabul edilmiştir. İstanbul’un yedi tepesi de bu sembolizmi taşır ve şehrin mistik ve tarihsel dokusunun ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir.

İstanbul’un Yedi Tepesi Hakkında Kısa Bilgi

“Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul” derken Yahya Kemâl Beyatlı, acaba hangi tepeden bakmıştı dersiniz? İstanbul’un yedi tepesini ve tepelere mührünü vurmuş bazı eserleri hatırlayalım.

1.Birinci Tepe: Sarayburnu ve Tarihi Yapıları

Tarihi Yarımada’nın burnundan başlayarak, deniz seviyesinden yaklaşık 30-40 metre yüksekliğe ulaşan Birinci Tepe, İstanbul’un kurulduğu ilk noktadır. Megaralı Kral Byzas, şehri ilk olarak bu bölgede inşa etmiştir. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet, 1478 yılında Topkapı Sarayı’nı bu tepenin en hâkim noktasına yaptırmıştır.

Birinci Tepe, İstanbul’un tarihi dokusunu en güçlü şekilde koruyan bölgedir ve hem Bizans hem de Osmanlı dönemine ait birçok önemli yapı burada bulunmaktadır. Sarayburnu’nun stratejik konumu ve buradaki anıtsal yapılar, İstanbul’un tarihi mirasının merkezi niteliğindedir.

Birinci Tepede Bulunan Önemli Yapılar

  • Topkapı Sarayı
  • Aya İrini Kilisesi
  • Ayasofya Camii ve Müzesi
  • Sultanahmet Camii
  • İbrahim Paşa Sarayı
  • Milion Taşı
  • Alman Çeşmesi
  • Küçük Ayasofya Camii
  • İstanbul Arkeoloji Müzeleri
  • Yerebatan Sarnıcı
  • Cağaloğlu Hamamı
  • Yeni Cami
  • Sirkeci Garı
  • Bukoleon Sarayı

2.Çemberlitaş Tepesi:

Deniz seviyesinden yaklaşık 50 metre yükseklikte bulunan bu tepe, Mese-Divanyolu üzerinde sıralanmış anıt eserleriyle dikkat çeker. İstanbul’daki ilk barok tarzı cami olan Nuruosmaniye Camii, bu tepenin en önemli yapılarından biridir.

İmparator I. Konstantin’in onuruna MS 330 yıllarında dikilen Çemberlitaş da bu tepede yer alır. Aynı zamanda, temeli 1461 yılında atılan ve dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biri olan Kapalıçarşı da bu bölgededir.

Bu tepede ayrıca Firuzağa Camii, Binbirdirek Sarnıcı, Çemberlitaş Hamamı, Çorlulu Ali Paşa Camii ve Medresesi, Çinili Han ve Mısır Çarşısı gibi önemli yapılar bulunmaktadır. İstanbul’un tarihi dokusunu şekillendiren bu eserler, hem Osmanlı hem de Bizans dönemine ait mimari mirası bir arada sunmaktadır.

3.Süleymaniye (Beyazıt) Tepesi:

İkinci tepenin batısında, deniz seviyesinden 50-60 metre yüksekliğe ulaşan bu tepe, altıncı ve yedinci tepelerle birlikte İstanbul’un en yüksek sırtını oluşturur. Tarih boyunca önemli yapılarla donatılan bu bölge, şehrin siluetine hâkim bir konumda yer alır.

Bu tepede bulunan en önemli anıt eserlerden biri, Mimar Sinan’ın kalfalık dönemi eseri olarak bilinen Süleymaniye Camisi’dir. Tepeyi işaretleyen bu görkemli yapı, İstanbul’un hem mimari hem de kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Ayrıca Beyazıt Camisi, İstanbul Üniversitesi ve Beyazıt Kulesi de bu tepede yer almaktadır

4.Fatih Tepesi:

Kentin en yüksek noktası olması, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde bu tepeye en prestijli anıtların inşa edilmesine neden olmuştur. Bizans döneminde, 12 Havari’ye adanan Havariyyun Kilisesi burada yapılmış ve önemli bir dini merkez haline gelmiştir.

İstanbul’un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet, Bizans’ın dini ve idari merkezlerinden biri olan bu tepeye Fatih Camii ve Külliyesi’ni inşa ettirmiştir. Bu yapı, Osmanlı’nın İstanbul’daki ilk büyük külliyesi olarak hem mimari hem de kültürel açıdan büyük bir dönüşümün simgesi olmuştur.

1766 yılında yaşanan Büyük İstanbul Depremi, camiye ciddi hasar vermiştir. Bunun üzerine, yapı tamamen yenilenmiş ve Nisan 1771’de yeniden ibadete açılmıştır. Bugün, Fatih Camii ve Külliyesi, bu tepenin tarihi ve manevi dokusunu şekillendiren en önemli yapılar arasında yer almaktadır.

5.Yavuz Selim Tepesi:

Çarşamba semtinde yer alan ve dik bir yamaçtan Haliç’e bakan bu tepe, 74 metre yüksekliğiyle İstanbul’un önemli noktalarından biridir. Tarih boyunca Sultan Selim Tepesi olarak anılan bu bölgede, Yavuz Sultan Selim Camii bulunmaktadır.

Bu tepe, yalnızca Osmanlı mimarisinin değil, Bizans döneminin de önemli izlerini taşımaktadır. Fethiye Camii ve Kariye Camii, Bizans döneminde kilise olarak inşa edilmiş, Osmanlı döneminde camiye çevrilmiştir. Ayrıca, Fener Rum Patrikhanesi de bu bölgede konumlanmıştır.

Tarihî yapılarıyla dikkat çeken bu tepe, Bizans ve Osmanlı mirasının bir arada görülebileceği nadir yerlerden biridir. Yamaçtan Haliç’e uzanan manzarasıyla, hem mimari hem de kültürel açıdan İstanbul’un önemli tepelerinden biri olma özelliğini taşımaktadır.

6.Edirnekapı Tepesi:

Altıncı tepe, Edirnekapı ve Ayvansaray mahallelerinin üzerinde kurulu olup, aynı zamanda şehrin batı surlarını taşıyan Edirnekapı Tepesi olarak bilinir. Kariye Camii civarında yumuşak eğimli olan bu tepe, Kemerkaya mevkiinde ise dikleşerek dikkat çeker.

Edirnekapı Tepesi, tarihi ve mimari açıdan önemli yapıları barındırmaktadır. Bu tepede Mihrimah Sultan Camii, Kariye Müzesi ve Tekfur Sarayı yer almaktadır. Hem Bizans hem de Osmanlı dönemine ait bu eserler, bölgenin kültürel mirasının zenginliğini gözler önüne sermektedir.

7. Kocamustafapaşa Tepesi:

Bu tepe, İstanbul’un Trakya tarafına doğru uzanan tek tepesidir. Aksaray semtinden başlayarak surlara ve Marmara sahiline kadar uzanan bir bölgeyi kapsar. Üç ayrı yükseltisiyle bir üçgeni andıran bu tepenin köşelerini Topkapı, Aksaray ve Yedikule oluşturmaktadır.

Tarihi yapılarıyla dikkat çeken bu tepenin en önemli eseri, Sadrazam Cerrah Mehmed Paşa tarafından 1593 yılında Mimar Sinan’ın kalfalarından Davud Ağa’ya yaptırılan Cerrahpaşa Camii’dir. Ayrıca, Osmanlı döneminin önemli külliyelerinden biri olan Haseki Külliyesi de bu tepede yer almaktadır.


Kaynaklar ve ileri okumalar için:

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu