FOMO’ya Karşı JOMO: Kazanan Kim Olacak?

FOMO ile JOMO arasındaki savaşta, bir kazanan ilan etme zamanı geldi.

FOMO – Fear of missing out” anlamına gelir. Bu “gündemi kaçırma korkusu”, “bir şeyleri kaçırma korkusu”, “sosyal ortamlarda gelişmeleri kaçırma korkusu”, “gelişmeleri kaçırma korkusu”, “yenilikleri kaçırma korkusu” gibi çeşitli anlamlar taşır.

Bu kavramda aktarılan korku, özellikle yoğun bir şekilde ve sürekli olarak güncellenerek gerçekleşen internetteki bilgi akışını, bir sebeple kaçırmak, bu içeriği takip edememek, olaylardan habersiz kalmak endişesiyle birlikte hissedilen korkudur. Bunun tam zıttı bir durum ise JOMO – Joy of missing out yani bir şeyi kaçırmanın keyfi anlamına gelir.

Kabul edelim bir çoğumuz FOMO etkisi altındayız. Bunu anlamak için sadece etrafınıza bakmanız yeterli. İnsanların sürekli olarak telefonlarını kontrol ettiğini ve dikkatlerinin giderek daha fazla dağıldığını hepimiz biliyoruz. Bu kişiler ekranlarına bakmaya devam etmezlerse bir deneyimi, bir ilişkiyi ve hatta bir bilgiyi kaçırabileceklerinden korkarlar.

Bu ağır bağımlılığımız, sürekli bağlantıda olmamızı gerektiriyor. Ve en büyük korkumuz akıllı telefonumuzun şarjının bitmesi. O aleti kendimiz ile o kadar özdeşleştiriyoruz ki “şarjım bitti” diyoruz. Bizim değil, aslında telefonun şarjı bitiyor. Ancak ne yazık ki aradaki farkı bile unuttuk. Bu korkumuzun kaynağı aslında oldukça derinlere yerleşmiş bir dürtü. Sonucunda katmanları geriye doğru soymaya başladığınızda temel sorunu anlıyorsunuz.

FOMO’nun özünde yeni bir kavram gibi gelse de değildir. Bu kavramın temelinde sosyal karşılaştırma dı verilen bir olgu yer alır. Günümüzde başkalarının hayatlarını görmek için her zamankinden daha fazla araca sahip olsak da, bilim bize türümüzün ilk günlerinden beri kendimizi başkalarıyla karşılaştırdığımızı söylüyor.

Küçük dozlarda FOMO, birilerini kendileri için nihai olarak tatmin edici bir şey yapmaya motive ediyorsa faydalı olabilir. Yani kendinizde fark ettiğiniz eksiklik sizi harekete geçmeye teşvik ediyorsa, yeni insanlarla tanışmak ve sizi konfor alanınızdan çıkarmak için bir katalizör görevi görüyorsa sıkıntı yok. Ancak genel olarak, FOMO’yu sürdürmek, olumludan daha fazla olumsuz etkiye sahiptir.

Süslü gezileri, profesyonel başarıları, muhteşem, ışıltılı çocukları gösteren güncelleme yağmuru, kendi başarı ve esenlik duygunuzu baltalayacaktır. Tecrübeler ve araştırmalar öyle gösteriyor ki sosyal medya bağımlılığı insanları daha mutlu hale getirmiyor. Hatta bunun aksine depresyona da sebep olabiliyor. Gerçek yaşamından ve sosyal aktivitelerinden kopan kişiler mutluluk hissini de daha az yaşar hale geliyor.

FOMO’dan Kaçınmak İçin JOMO’yu Kucaklamak Gerekli

FOMO
Akıllı telefonlar vasıtasıyla her an avucumuzda olan internet ve dolayısıyla dünya, açık bildirimler yardımıyla her an bir uyarı ile bizi kendisine çekmektedir. Bazen yakınlarımızı ihmal edecek, günlük işlerimizi aksatacak kadar içerisinde olduğumuz internet, özellikle neler olup bittiğini kaçırma noktasında yeni bir korku türünü hissetmemize neden olmaktadır.

FOMO yaygın bir terim haline geldikçe, JOMO bir tartışma konusu olarak gün yüzüne çıkmaya başladı. Sonuçta gözümüzü açar açmaz, mesajlara, sosyal medyadaki dramatik olaylara bakma alışkanlığından vazgeçip kendimize odaklanabileceğimiz huzur dolu sabahlar çok güzel olmaz mı?

JoMO özellikle, internet kullanımının neden olduğu sorunlara odaklanırken, öncelikli alanlarınızı belirlemenizi de savunur. Yaşama dair öncelikleriniz için daha fazla zihinsel ve fiziksel enerjinizin olduğu gerçeğiyle, aslında sanal dünyanın hızına kapılmadan yaşam kalitenizi ve kariyerinizi geliştirebileceğiniz belirtilir.

JoMO’yu gündelik yaşamınıza uyarlayarak sanal dünyanın esir alan etkisinden kurtulmak ve bunu keyfe dönüştürmek için izlemeniz gereken bazı adımlar bulunmaktadır. Önceliklerinizi zamanınızı bilinçli kullanmak, dışarıdan gelen farklı baskı kaynaklarına karşılık kendinizi serbest bırakabilmek, teknolojiden belirli dönemlerde uzak durmak ve hayır diyebilmek sizi, internet ve internet kaynaklı uyaranlara duyduğunuz bağımlılıktan koruyacaktır.

FOMO’dan kurtulmanın temel yolu uygulamalardan ve sanal yaşamdan bir miktar bile olsa uzaklaşarak gerçek yaşama dönmektir. Dijital çağda gündelik yaşamımızda yer alan, üretken olmamızı engelleyen, gereksiz dikkat dağıtıcı özelliklere sahip birçok uyarıcının etkisinden kurtulduğumuz anda, JoMO’yu yaşamaya ve keyif almaya başlarız. Aslında dijital ortamın etkisinden kurtulduğumuz anda, düşünmek için özgürlük kazanmış oluyoruz. Gerçekten yapmaktan zevk aldığımız şeyleri yapmak, sanal olmayan gerçek etkinliklere katılmak keyif duygumuzu arttırırken, daha üretken olmamıza da yardımcı olur. JOMO’yu daha çok kucaklayabileceğiniz günler dileğimizle.


Göz atmak isterseniz


Kaynaklar ve ileri okumalar:

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu