Pembe, hayallerin ve güzelliğin rengi olarak bilinir; ancak bu eşsiz renk, doğanın en büyüleyici harikalarından biri olan pembe göllerde de hayat bulur. Bu göller, dünyanın en derin ya da en büyük gölleri olmasalar da, benzersiz renkleriyle kendilerine özgü bir çekiciliğe sahiptir.
Bir Göl Neden Pembe Renk Olur?
Pembe göllerin büyüleyici renklerinin ardındaki sırrı çözmek, bilim insanları için yıllardır merak uyandıran bir konuydu. Bu renklerin nedeni genellikle su ekosistemindeki mikroorganizmalar ve çevresel faktörler olarak düşünülse de, 2015 yılında yapılan bir çalışma, pembe renklerin kaynağına dair şaşırtıcı bulgular ortaya koydu.
Araştırmacılar, gölün canlı pembe renginin nedenini anlamak için gölden su örnekleri topladılar. İncelemeler sonucunda, suyun içinde 10 farklı bakteri türü ve birkaç Dunaliella yosunu türü keşfettiler. İlginç bir şekilde, pembe tonların ana sorumlusu olduğu düşünülen mikroorganizmaların hepsi bu renk tonlarına sahipti.
Ancak araştırmalar daha da ilginç bir bulguya işaret etti: Toplanan DNA’nın %33’ü, Salinibacter ruber adlı tek bir bakteri türünden kaynaklanıyordu. Uzun yıllar boyunca Hillier Gölü’nün pembe renginin mikro alglerden kaynaklandığına inanılırken, bu çalışma, gölün renginin büyük ölçüde bakteriler tarafından oluşturulduğunu ortaya koydu.
Hillier Gölü’nün pembe rengi bakterilerden kaynaklansa da, burada yüzmek tamamen güvenlidir. Yüksek tuz konsantrasyonu nedeniyle, su yoğun bir yapıdadır ve tıpkı Ölü Deniz’de (Lut Gölü) olduğu gibi, yüzmek oldukça kolaydır. Ancak göle ulaşımın zorluğu, bu eşsiz yerde yüzerken fotoğraf çektiren insanların sayısının az olmasının temel nedenidir.
Bu pembe gölün en ilginç yönlerinden biri, suyun renginin göz yanılgısı olmamasıdır. Eğer gölden bir şişeye su doldurursanız, rengin gerçekten pembe olduğunu gözlerinizle görebilirsiniz.
Dünya’da Başka Pembe Göller de Vardır
Bu eşsiz doğa harikaları dünyanın dört bir yanında bulunabilir. Sahip oldukları renk ve çekicilik, onları yerel ve uluslararası turistlerin favori duraklarından biri haline getirmiştir. Hillier Gölü pembe göller arasında en iyi bilineni olsa da dünyada kimi zaman farklı sebepler sonucunda rengi pembeye dönen göller de vardır. Bazı örnekler verelim.
Retba Gölü, Senegal
Retba Gölü, Senegal’in başkenti Dakar’ın kuzeydoğusunda yer alır ve eşsiz pembe rengiyle dikkat çeker. İsmini bu büyüleyici renkten alan göl, kurak iklimlerde daha da belirgin bir pembe tonuna bürünür. Gölün bir diğer önemli özelliği, yüksek tuz içeriğiyle dünya çapında tanınmasıdır. Bu özelliği, bölge halkı için önemli bir ekonomik faaliyet olan tuz ihracatını mümkün kılar.
Retba Gölü’nün pembe rengi, Hillier Gölü’ndekine benzer şekilde, gölde yaşayan bakterilerden kaynaklanır. Bu bakteriler, güneş ışığını emmek için kırmızı bir pigment üretir. Bu pigment, suyun pembe bir ton almasına neden olur. Özellikle güneş ışığının yoğun olduğu ve su seviyelerinin düşük olduğu kurak dönemlerde, gölün rengi çok daha belirgin hale gelir.
Tuz oranının yüksek olmasına ve suyun rengine rağmen, Retba Gölü’nde yüzmek tamamen güvenlidir. Göl, tıpkı Ölü Deniz’de olduğu gibi, yüksek tuz içeriği nedeniyle yüzmeyi kolaylaştırır. İnsanlar burada suyun kaldırma kuvveti sayesinde rahatça yüzebilir.
La Salina de Mata ve Salina de Torrevieja Gölleri, İspanya
İspanya’nın Valencia bölgesinde, Costa Blanca yakınlarında yer alan La Salina de Mata ve Salina de Torrevieja, dünyanın en büyüleyici pembe göllerinden ikisidir. Bu göller, doğal güzellikleri ve eşsiz renkleriyle bölgeyi ziyaret eden turistler için mutlaka görülmesi gereken yerler arasında yer alır.
La Salina de Mata ve Salina de Torrevieja göllerinin pembe renginin arkasında, tuzlu su ortamında yaşayan Dunaliella salina adı verilen mikro algler ve bazı bakteriler bulunur. Bu göller, uzun yıllardır tuz üretimi için kullanılmaktadır. Bölge, İspanya’nın en büyük tuz üretim merkezlerinden biridir. Göller, çevresindeki sulak alanlarla birlikte flamingolar başta olmak üzere birçok kuş türüne ev sahipliği yapar. Özellikle gölün pembesiyle flamingoların pembesi, büyüleyici bir görsel şölen oluşturur.
Dusty Rose Gölü, Kanada
Kanada’nın büyüleyici doğası, eşsiz güzellikteki göllerine ev sahipliği yapar. Ancak, Dusty Rose Gölü, diğer göllerden oldukça farklıdır. Göl, pembe tonlarını andıran benzersiz toz gül rengi ile dikkat çeker ve doğanın bu sıra dışı harikası her yıl turistlerin ilgisini çeker.
Dusty Rose Gölü’nün dikkat çekici rengi, diğer pembe göllerden farklı bir neden taşır. Bu renk, bakteriler veya alglerden değil, göl çevresindeki minerallerden kaynaklanır. Gölün bulunduğu bölgedeki jeolojik yapı, suya eşsiz bir renk kazandıran minerallerle doludur. Özellikle kızıl toprak ve kayalardan gelen tortular, göle tozlu bir gül rengi verir.
Göl, Kanada’nın British Columbia eyaletinde, izole bir bölgede yer alır. Yüksek dağlar ve vahşi doğa ile çevrili olan bu göle ulaşmak, biraz zahmetli bir yolculuk gerektirir. Ancak, zorlu yolculuk, göle ulaştığınızda karşılaşacağınız manzarayla fazlasıyla ödüllendirilir.
Masazir Gölü, Azerbaycan
Azerbaycan’ın Abşeron Yarımadası’nda yer alan Masazir Gölü, ülkenin en büyüleyici doğal alanlarından biridir. Yaklaşık 10 kilometrekarelik bir alana yayılan bu göl, dikkat çekici pembe rengi ile hem turistlerin hem de doğa tutkunlarının ilgisini çeker.
Masazir Gölü’nün pembe renginin ardındaki neden, yüksek tuz konsantrasyonu ve gölde yaşayan mikroorganizmalarla ilişkilidir. Özellikle, göldeki Dunaliella salina adı verilen alg türü, tuzlu ortamda kırmızı pigmentler üreterek suya pembe tonlarını verir. Masazir Gölü, yalnızca eşsiz güzelliğiyle değil, aynı zamanda tuz üretimi ile de önemli bir yere sahiptir.
Hutt Lagünü
Hutt Lagünü, Batı Avustralya’nın Kalbarri kasabasının yakınlarında yer alır. Hint Okyanusu kıyısına yakın bir konumda bulunan bu göl, 70 kilometrekarelik geniş bir alanı kaplar ve düşük derinliği ile dikkat çeker. Gölün en önemli özelliği ise büyüleyici pembe rengidir.
Hutt Lagünü’nün eşsiz pembe renginin arkasında, Dunaliella salina adı verilen mikro algler bulunur. Bu algler, gölün yüksek tuz konsantrasyonunda yaşar ve güneş ışığını emmek için kırmızı pigmentler üretir. Hutt Lagünü, Batı Avustralya’nın Coral Coast bölgesinde popüler bir turistik destinasyondur. Ziyaretçiler, gölün yanından geçen George Grey Drive adlı yol üzerinden lagünü kolayca gözlemleyebilirler.
Natron Gölü, Tanzanya
Tanzanya’nın Arusha Bölgesi’nde, Gregory Yarığı üzerinde yer alan Natron Gölü, Doğu Afrika’nın en sıra dışı doğal oluşumlarından biridir. Tuzlu ve alkali bir göl olan Natron, uluslararası öneme sahip Ramsar Bölgesi sulak alanı içinde yer alır ve eşsiz pembe rengiyle dikkat çeker. Ancak bu pembe ton, diğer göllerin aksine tehlikeyi simgeler.
Natron Gölü, aşırı tuzlu ve alkali yapısı nedeniyle, birçok canlı için ölümcül bir ortamdır. Tropikal iklimde yer alan göl, sıcaklıkların 40°C’ye kadar çıkabildiği sert koşullara sahiptir.
Bir Pembe Göl de Türkiye’den
Çanakkale’nin Dalyan Köyü’nde bulunan Kalpli Göl, eşsiz pembe ve kırmızı tonlarıyla dikkat çeker. Yüksek tuz oranı nedeniyle zaman zaman pembe rengine bürünen bu göl, hem benzersiz doğal güzelliği hem de tarihi bağlamıyla dikkat çekici bir yerleşim yeridir.
Kalpli Göl, eski bir yerleşim yeri olan Alexandra Troas Antik Kenti’nin bir parçasıdır. Antik dönemde büyük bir liman kenti olan Alexandra Troas, Roma İmparatorluğu döneminde önemli bir ticaret merkeziydi. Gölün çevresi, bu antik kentin kalıntılarıyla dolu olup, hem tarih hem de doğa tutkunları için büyüleyici bir atmosfer sunar.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- 10 Pink Lakes From Around The World; yayınlanma tarihi: Bağlantı: https://www.worldatlas.com/
- Why Are Some Lakes Pink? Bağlantı: https://www.wonderopolis.org/wonder/why-are-some-lakes-pink
YolveMacera