Bir Gün Mutlaka Dedirten Tren Yolculukları

Hızın önem kazandığı günümüzde artık pek revaçta olmasa da tren yolculukları hala tercih edilebiliyor. Yolculuklarınızda size keyifli bir deneyim yaşatacak olan bazı tren yolu rotalarına göz atalım…

Doğu masalı, Doğu Ekspresi

Doğu Ekspresi

TCDD’nin en eski hatlarından ve en uzun rotalarından Ankara-Kars arasında sefer yapan Doğu Ekspresi, son yıllarda gerek yerli gerekse yabancı turistler arasında öylesine popüler oldu ki, yer bulmak iyice zorlaştı. Her sabah Ankara Eski Gar’dan yola çıkıp Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kars güzergahını izleyen Doğu Ekspresi, 25 saat süren yolculuk boyunca Anadolu’nun en güzel manzaralarından geçiyor. Soğuk da olsa bu yolculuğun iz bırakması için karlı mevsim en iyi zaman.

Tarihin raylarında, Kızıl Tren

kızıl tren

Tunus’un güneyindeyseniz, 1911 yapımı Kızıl Tren (Le Train Lezard Rouge), kaçırılmayacak, tarihi bir deneyimdir. Kızıl Tren, 1 saat 45 dakika boyunca, ulaşılması başka yollarla imkansız olan efsanevi Selja Kanyonu’ndan ve iki taraftan da gözünüzü ayırmak istemeyeceğiniz manzaralardan geçer. Tozeur kentine 55 km mesafedeki Metlaoui’den başlayan ve bir fosfat madenine doğru, eski güzergahtan ilerleyen trenin ‘turistik’ olarak adlandırılması cesaretinizi kırmasın.

Aslında bu, 1943-1957 yıllarında Tunus’ta Osmanlı adına görev yapan son Osmanlı Beyi Emin Bey ve ailesinin başkent çevresindeki yolculuklarına tahsis edilen ‘Curzun el-Ahmar’ treni idi. Tunus’un 1956’da bağımsızlığını kazanması ve bir yıl sonra cumhuriyetin ilanıyla, koloni ve monarşi döneminin sembolü olan bu tren kendi haline terk edilmişti. 1975’te Kızıl Tren adını aldı ve 1984’te de yeniden yaşama döndürüldü.

Dünyaya açılan pencere, Bernina Ekspres

bernina

Her kilometrede karşınıza çıkan manzaralarla Bernina Ekspres, dünyanın en güzel görsel yolculuğu olma iddiasıyla, unutulmaz tren seyahatleri arasında yerini alıyor. Rota, Doğu İsviçre’de Chur ve St Moritz’den başlıyor. Kuzey İtalya’daki Tirano sınırına doğru devam ediyor.

Dört saat ve 144 km boyunca, muhteşem Alp Dağları’yla taçlandırılmış 55 tünel ve 196 köprünün yanısıra yüksekten akan şelaleler, buzullar ve tüylerinizi diken diken edecek vadilerden geçiliyor. Trenin geniş pencereleri sayesinde kimse kaçırılan manzaraların pişmanlığını yaşamıyor.

Balkanlar’ın görkemi, Mostar-Saraybosna Güzergahı

Mostar Saraybosna tren

Sınırlı bütçeliler için, dünyanın en ekonomik ve en manzaralı tren yolculuklarından biri de Mostar-Saraybosna güzergahı demek abartı olmaz. Tren, Neretva Nehri boyunca, oldukça engebeli ve acımasız bir doğadan geçerek, yaklaşık 2.5 saatte Saraybosna’ya ulaşıyor.

Uzun yol, bol vaat, Tazara Ekspresi

tazara treni

Doğu Afrika ülkesi Tanzanya’nın başkenti Dar es Salaam’dan kalkıp Zambiya’nın Kapiri Mposhi kentine giden Tazara Ekspresi, 1.860 km’yi tam 46 saatte kat eder. Tanzanya, el değmemiş doğal yaşamı, köyleri ve milli parklarıyla, gerçek bir Afrika deneyimi sunmakla kalmaz aynı zamanda safarinin de kalbinin attığı yerdir.

Safari turlarında günlerce rastlayamadığınız ya da karşılaşma ihtimaline sahip olduğunuz hayvanlara bu tren yolculuğunda rastlamanız ise şans değil garantidir. Aslında asıl vaat ne manzara ne de vahşi hayattır. Yolculuğun en büyük cazibesi, pencereden seyrederken, adeta içindeymiş gibi hissedeceğiniz gündelik hayat ve tren planlı ya da plansız olarak durduğunda, şahit olacağınız büyüleyici kaos ve ses cümbüşüdür.

And Dağları’na selam, Machu Picchu Treni

Machu Picchu Treni

Güney Amerika’nın, gezginlere göre en popüler ülkelerinden biri olan Peru’ya gelen birçok ziyaretçi, Cusco’dan İnka uygarlığının şaheseri Machu Picchu’ya giden turist trenine biner. Bu hoş bir güzergah olsa da biraz daha sıradışı bir deneyim için Lima’dan orta dağlık bölgelerin büyüleyici başkenti olan Huancayo’ya kadar olan yolculuğu es geçmemekte yarar var.

12 saat süren, bu dünyanın en yüksek ikinci tren yolculuğu, And Dağları’nın arasından süzülürken, 4.782 metre yüksekliğe ulaşır. Trenin ayda sadece bir veya iki kez sefer yaptığını göz önünde bulundurmakta yarar var.

Epik bir yolculuk, Trans-Sibirya Ekspresi

Trans Sibirya Ekspresi

Hayaliniz ‘epik’ bir rotaysa, o zaman treniniz, 9200 km boyunca uzanan Trans-Sibirya Ekspresi’dir. Aslında tek bir Trans-Sibirya rotası yoktur. Orijinal Trans-Sibirya rotası yolcuları Moskova’dan Vladivostok limanına götürürken, en renkli alternatiflerden biri de Trans-Moğol rotasıdır. Bu güzergah, üç büyük kenti birbirine bağlarken envai çeşit coğrafyayı da bir araya getirir.

Rusya’nın başkentinde yola çıkan trenler, Ural Dağları’nın karşısındaki huş ormanlarından Yekaterinburg kasabasına doğru yol alır. Birkaç gün içinde, güneye doğru, yurtların ve özgür atların toprakları Moğol bozkırlarına varmadan önce, Baykal Gölü’nün ışıltılı mavi suları gözlerinizi kamaştırır. Moğolistan’ın başkenti Ulanbatur’dan Pekin’e uzanan yolculuğun son bölümü, Gobi Çölü’nün kuraklığını, endüstriyel manzaraları ve yeşil dağları aşarak ve hatta Çin Seddi’ni bir an için görmenize bile fırsat tanıyarak, muhteşem bir şekilde sonlanır.

Kırmızı kahverengi coğrafya, Ghan Treni

ghan treni

Avustralya’nın ‘outback’ olarak adlandırılan, kavranması güç, ücra köşelerinin haritalarda yeri yoktur. Oysa 26 vagonlu Ghan Treni artık bu ulaşılmaz bölgelere, üstelik büyük bir lüks içinde yolcu taşıyor. Tren, üç gün, 3.200 km boyunca, Avustralya’nın merkezinden aşağı yukarı, bir kıyıdan diğerine yol alır. Her ne kadar adını, Afganistan’dan gelen ve 1929’da bu hattı kuran deve çobanlarından almış olsa da bu yolculuk onların zorlu çöl yürüyüşleriyle karşılaştırılamaz.

Zengin mönülü restoranı, yatakta kahvaltıyı da mümkün kılan 24 saat oda servisi ile keyif dolu bir yolculuk. Coğrafya ise sürprizler sunmaktan geri kalmaz; Adelaide’den kuzeye uzanan rotada, ovalar ve kırmızı kahverengi dağlar yerini kurak kırmızı bir bölgeye, tam kalbindeki çini mavisi gökyüzüne, paslı kızıl toprağa ve tipik maki ormanlarına bırakır. Bu trenin boyu 1 kilometre 120 metredir. 44 vagonu ve 2 lokomotifi bulunan tren turistlerin yoğun ilgisini görüyor.

Tekerlekli Saray, Palace on Wheels

palaceonwheelss

Hindistan’ın güzelliklerini zorlanmadan görmek isteyen ancak sokağın gerçeklerini göze alamayanlar için Palace on Wheels (Tekerlekler Üzerindeki Saray) kayda değer bir çözüm. Bu, ülkenin en lüks treni olmasa da en ünlüsü diyebiliriz. Delhi’den başlayan bu bir haftalık yolculuk, gerçek bir gezginin ideallerine göre fazla steril bir seyahat stili olsa da, Taj Mahal dahil olmak üzere, Hindistan’ın en önemli miras alanlarını görmenin en kestirme ve sorunsuz yollarından biri olduğunu da teslim etmek gerek.

Beril Şen

YolveMacera

İlgili Yazılar

Başa dön tuşu