KESFET

Uğruna Türkü Yazılan Kale: Estergon Kalesi

Rumeli ve Balkan türkülerinin çoğu, geçmişte yaşanan derin acıları, hüzünlü hikayeleri ve ayrılıkları içinde barındırır. Bu tür türküler, yalnızca birer müzik eseri değil, aynı zamanda birer tarihsel belge gibidir. Estergon Kalesi Türküsü de bu tür eserler arasında özel bir yere sahiptir. Türkünün arkasında, Osmanlı dönemine uzanan, kalelerin elden çıkışıyla ilgili acı bir hikaye yer alır.

Estergon Kalesi, Macaristan’da, Tuna Nehri kıyısında stratejik bir öneme sahip bir Osmanlı kalesiydi. 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde fethedilen kale, Osmanlı’nın Avrupa’daki önemli üslerinden biri haline gelmiştir. Ancak, 1595 yılında kale, Habsburg İmparatorluğu tarafından ele geçirilmiştir. Osmanlı askerlerinin ve halkının bu kayıp karşısındaki derin hüznü, zamanla bir türküye dönüşmüştür.

Türküde, “Estergon Kalesi, belinde kuşun var” gibi ifadelerle kalenin ihtişamı tasvir edilirken, aynı zamanda kaybın yarattığı keder de dile getirilir. Bu eser, sadece Osmanlı askerleri ve halkı için değil, aynı zamanda bir milletin hatırasına kazınan bir ayrılığın ve özlemin sesi olarak nesilden nesile aktarılmıştır.

Estergon Kalesi Neden Önemlidir?

Estergon Kalesi, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta, Tuna Nehri kıyısında yer almaktadır. Bir dönem Macar Krallığı’nın idari ve dini merkezi olan bu kale, Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında toplamda 130 yıl kalmıştır. Osmanlı, Estergon Kalesi’nde ilk olarak 1543-1595 yılları arasında, daha sonra ise 1605-1683 yılları arasında hüküm sürmüştür. Macarca “Esztergomi vár” olarak adlandırılan kale, stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca büyük önem taşımıştır.

Estergon Kalesi
Tuna Nehri, Osmanlı için çok önemliydi. Estergon’un Macarların eline geçmesiyle birlikte Budin’e sürekli saldırılar düzenlenmeye başlandı. Bu nedenle, Estergon Kalesi Osmanlı için bölgedeki kilit noktalarından biri olmuştur.

Tuna Nehri, Osmanlı İmparatorluğu için stratejik bir öneme sahipti. Osmanlı hâkimiyeti döneminde, tüm sevkiyatlar bu nehir üzerinden gerçekleştiriliyordu. Budin’den kuzeye doğru, bölgedeki en önemli savunma hattı Estergon Kalesi’ydi.

13. yüzyıl başlarına tarihlenen Estergon Kalesi, Macaristan tarihinde inşa edilmiş ilk önemli yapılardan biridir. Kale, 1241’deki Moğol istilasına kadar, Macar Krallığı’nın idari ve dini merkezi olarak kullanılmıştır. Ancak, Kral IV. Béla, 1256 yılında başkenti Budin’e taşıyarak Estergon Kalesi’ni din adamlarına bırakmıştır. O dönemden itibaren, başpiskoposluk makamının bulunduğu kale, dini bir merkez olarak kullanılmaya devam etmiştir. Günümüzde, bu tarihi yapı müze olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.

Osmanlılar Tarafından Estergon Kalesinin Fethedilişi

Macar Kralı János Szapolyai’nin 1540 yılında ölümünün ardından, Osmanlılar ile Avusturyalılar arasında Macaristan’ın yönetimi konusunda yoğun bir rekabet başladı. Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman, daha önce Budin ve Peşte’yi fethetmişti ve bu stratejik başarıların ardından 1543 yılı Nisan ayı sonunda ordusuyla Edirne’den hareket etti. 29 Temmuz 1543’te Estergon Kalesi’ni kuşatan Osmanlı ordusu, on iki günlük yoğun bir mücadele sonucunda kaleyi zapt etti. Ele geçirilen bölge, bir sancakbeyliği haline getirilerek Budin Beylerbeyliği’ne bağlandı.

Ancak, Osmanlı egemenliği altındaki Estergon Kalesi yaklaşık 40 yıl sonra, Alman, Leh ve Venedikliler’den oluşan büyük bir müttefik ordu tarafından kuşatıldı. Kuşatma sırasında kalede yalnızca 5 bin Türk askeri bulunuyordu ve yardım alma imkânı yoktu.

Kaleyi savunan Estergon Muhafızı Kara Ali Bey, teslim olmayı kesin bir şekilde reddetti. Çatışmalar esnasında Kara Ali Bey’in şehit düşmesinin ardından, savunmanın başına Sokolluzade Lala Mehmed Paşa geçti. Lala Mehmed Paşa, küçük bir kuvvetle Estergon Kalesi’ni savunmaya devam etti, ancak düşman ordusunun üstünlüğü nedeniyle kale zor durumda kaldı. Bu kuşatma, Estergon’un Osmanlı tarihindeki dramatik dönüm noktalarından biri olarak hatırlanmaktadır.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı hakimiyetine giren Estergon, 1683 yılına kadar kısa aralıklar dışında Osmanlı toprağı olarak kaldı. İmparatorluğun Avrupa’daki önemli bir kalesi görevini üstlenen kale ordu için de önemli bir merkez konumundaydı

Sonuç Olarak

Eğer günümüzde Macaristan’daki Estergon Kalesi’ni ziyaret etme şansı bulamazsanız, alternatif olarak Türkiye’de bu tarihi yapıyı yansıtan bir merkeze gidebilirsiniz. Ankara’nın Keçiören ilçesinde yer alan ve Estergon Türk Kültür Merkezi adıyla bilinen bu yapı, Macaristan’daki Estergon Kalesi’nin bir replikası olarak inşa edilmiştir.

2005 tarihinden halkın hizmetine açılan Estergon Kalesi, Ankara şehrinin Keçiören ilçesinde yer almaktadır. İçerisinde Türk kültür tarihi, yemekleri, eserleri ve birçok eşyaları bulunan Etnografya müzesi de yer almaktadır. Ankara şehrinde gezmek isteyenlerin listesine mutlaka eklemesi gereken yerlerden bir tanesidir.

Merkez, 29 Mayıs 2005 tarihinde açılmış ve kültürel mirası yaşatmayı amaçlamaktadır. Estergon Türk Kültür Merkezi, hem mimarisi hem de içinde barındırdığı kültürel öğelerle Osmanlı’nın izlerini yansıtan önemli bir ziyaret noktasıdır. Türkiye’de bu benzersiz merkeze giderek, Estergon Kalesi’nin tarihi ve kültürel ruhunu hissedebilirsiniz.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var

YolveMacera ekibi olarak yaklaşık 25 yıldır yollardayız. Gezmenin, kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artıran bir okul olduğunu ve bu okulun yaşı olmadığını; paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu biliyoruz. Bu nedenle hem etkinlikler düzenliyor, tutkumuzu paylaşmayı amaçlıyor hem de sizlere kaliteli içerikler üretmeye çalışıyoruz. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca siz de bizimle yeni maceralara, mecralara, dostluklara ve paylaşımlara merhaba demek isterseniz bu bağlantıdan topluluğumuza dahil olabilirsiniz.

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu