Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens adlı eseri üzerine sayısız yorum yapılmış ve farklı bakış açıları getirilmiştir. Ancak bu yorumlar çoğunlukla hikâyenin yüzeyindeki unsurlarla sınırlı kalmış, eserin felsefi derinliği ve varoluşsal anlamı yeterince ele alınmamıştır.
Küçük Prens, basit bir çocuk hikâyesi gibi görünse de, aslında insana, hayata ve varoluşun anlamına dair oldukça derin mesajlar barındırır. Bu derinlik, eserin sadece bir masal olmanın ötesine geçtiğini ve yaşamı anlama çabasıyla harmanlandığını gösterir.
Eserin başarısının bir nedeni olarak, Saint-Exupéry’nin çizimlerinin ve dilinin yalınlığı sıkça tartışılır. Ancak bu sadelik, eserin çok katmanlı derinliğini gölgede bırakmaz; aksine, her yaştan okuyucunun farklı anlamlar çıkarabilmesine olanak tanır. Bu sadelik, onun felsefi fikirlerini çocukların ve yetişkinlerin anlayabileceği bir formda ifade edebilmesinin temelidir.
Saint-Exupéry, yer verdiği her bir karakterle, yaşamın anlamını arayış sürecine göndermede bulunur. Örneğin, iş adamı, kral, fenerci ve diğer karakterler, modern toplumun birey üzerinde bıraktığı etkileri, insanın yabancılaşmasını ve hayattaki amaçsız çabalarını temsil eder. Küçük Prens, insanın yalnızlığını, sevgiyi, kayıplarını ve büyüme sürecini evrensel bir dille anlatır. Eserdeki çöl, güller, tilki ve yıldızlar gibi semboller, okuyucuyu hem bireysel hem de toplumsal bir yolculuğa çıkarır.
Antoine de Saint-Exupéry Küçük Prens’i Neden Yazdı?
Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry’nin yaşamındaki zorlu bir dönemin yansıması olarak, savaşın karanlık gölgesinde doğdu. 1943’te New York’ta yayımlandığında, dünya hâlâ İkinci Dünya Savaşı’nın kaosu içindeydi. Saint-Exupéry, Fransa’nın Alman işgali altında olduğu bir dönemde vatanından uzakta, bir yabancı gibi hissediyordu. Kitabı yazarken hissettiği duygusal yük, onu derinden etkiledi ve bu esere yön verdi.
Saint-Exupéry, hem kişisel hem de küresel düzeydeki bu karmaşadan kaçmanın bir yolunu arıyordu. Fransa’da kalan annesi ve diğer sevdiklerine duyduğu özlem, kendisini suçluluk duygusuna sürüklüyordu. Öte yandan, sürgündeki bir yazar olarak kimliğini sorguluyor ve bu durum onu “iki arada bir derede” hissettiren derin bir bunalıma itiyordu. Küçük Prens, bu sıkışmışlık duygusundan kaçıp, daha saf ve anlamlı bir dünyaya adım atabilmesi için ona bir pencere sundu.
Küçük Prens, yayımlandığı ilk günden itibaren insanın yalnızlığını, sevgiyi ve anlam arayışını etkileyici bir şekilde ele alan, zamansız bir eser olarak kabul edildi. Duygusal derinliği, evrensel mesajları ve şiirsel anlatımıyla hem çocukları hem de yetişkinleri büyülemeyi başardı.
Küçük Prens Kitabından Bazı Alıntılar
İnsan olmayı unutturmamayı amaçlayan kitaptan bize nasıl “iyi bir birey” olacağımızı gösteren 10 alıntı ve arada küçük notlar…
1. Başkalarını değil kendini yargıla: “Kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur. Eğer kendini iyi bir şekilde yargılamayı başarırsan bu, senin gerçek bir bilge olduğunu gösterir.”
2. 2. Hiçbir şey kolay kazanılmaz: “Eğer kelebekleri tanımak istiyorsak bir kaç tırtıla katlanmak gerekir.”
3. Hayal etmek parayla değildir: “Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o ada senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Madem ki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir.”
4. Bakış açımızı değiştirirsek, her şeyin güzel yanını keşfedebiliriz: “Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.”
5. İnsanları tanı, onlara şans ver: “İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için dostları yok artık. Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir.”
6. İnsanın belli alışkanlıkları olmalı: “Aynı saatte gelmen daha iyi olur,” dedi tilki. “Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Mutluluğum her dakika artar. Saat dörtte artık sevinçten ve meraktan deli gibi olurum. Ne kadar mutlu olduğumu görmüş olursun. Ama herhangi bir zamanda gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez.”
7. İnsanlarla birlikteyken bile yalnız kalabilirsin: “Peki insanlar nerde?” dedi Küçük Prens. “İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.” “İnsanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan. “Arada pek fark yoktur.”
8. Bazen duygularımızla hareket etmemiz gerekir: “İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”
9. İçindeki çocuğu saklı tut: “Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. ‘Kaç yaşında?’ derler, ‘Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?’ Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.
Deseniz ki, ‘Kırmızı kiremitli güzel bir ev gördüm. Pencerelerinde saksılar, çatısında kumrular vardı.’ Bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama, ‘Yüz bin liralık bir ev gördüm,’ deyin, bakın nasıl ‘Aman ne güzel ev!’ diye haykıracaklardır.”
10. Bazen birisinin nerede olduğunu bilmeden onu sevmeye devam etmek yeterlidir: “Ve geceleri gökyüzüne bakarsın. Her şeyin çok küçük olduğu gezegenimin yerini gösteremem sana. Belki böylesi daha iyi. Yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin… Hepsi senin dostların olacak.”
Sonuç olarak
Antoine de Saint-Exupéry, sadece bir yazar ve pilot değil, aynı zamanda hayata dair derin bir gözlemciydi. Bugün varoluşun anlamına ilişkin bir çok soruya bu kitaptan yanıt bulmak mümkün. Çünkü her okuyuşunuzda “Küçük Prens” kendini sürekli yeniliyor ve bu da sizin kitaptan farklı anlamlar elde etmenizi sağlıyor. Belki de bunca yıldır vazgeçilmez olması da bundan kaynaklanıyor.
Yazının devamında göz atmak isterseniz: İzlemeniz Gereken En İyi 25 Yol Filmi
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- 12 Charming Facts About The Little Prince; Bağlantı: https://www.mentalfloss.com/
- Antoine de Saint-Exupéry’s Original Watercolors for “The Little Prince”; Bağlantı: https://www.themarginalian.org/
- Jean-Philippe Ravoux; Küçük Prens ve Felsefe; Kafekültür yayınları
YolveMacera ekibi olarak yaklaşık 25 yıldır yollardayız. Gezmenin, kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artıran bir okul olduğunu ve bu okulun yaşı olmadığını; paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu biliyoruz. Bu nedenle hem etkinlikler düzenliyor, tutkumuzu paylaşmayı amaçlıyor hem de sizlere kaliteli içerikler üretmeye çalışıyoruz. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca siz de bizimle yeni maceralara, mecralara, dostluklara ve paylaşımlara merhaba demek isterseniz bu bağlantıdan topluluğumuza dahil olabilirsiniz.
YolveMacera