ÖĞREN

Nusaybin Okulu: Antik Dönemden Orta Çağ’a Bilim ve Felsefenin Merkezi

Nusaybin Okulu, Antik Mezopotamya’nın zengin kültürel ve entelektüel mirasının bir parçası olarak tarihte derin bir iz bırakmıştır.

Nusaybin Okulu

Bir vakitler, dünya ticaret ağını oluşturan tarihi İpek Yolu üzerindeki önemli kentlerden biri olan Nusaybin, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Nusaybin şehrinin kavimleri birbirine bağlayan yollar üzerindeki konumu da şüphesiz bu durumda etkili olmuştur. Yaklaşık on bin yıllık kadim bir kültürel geçmişe sahip olan kent, geçmişte sahip olduğu kültürel zenginliğinden dolayı “Bilgi Kenti “unvanına sahiptir.

Nusaybin Okulu Nasıl Kuruldu?

4. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun doğu sınırında yer alan Nusaybin, hem Hristiyanlık hem de pagan gelenekleri barındıran bir bölgeydi. Bu kozmopolit yapı, entelektüel bir merkezin gelişmesi için uygun bir ortam sağladı. Okulun kurucusu olarak kabul edilen Mor Yakup (Yakup Baradeus- Aziz Yakup), 4. yüzyılda Nusaybin’i bir eğitim merkezi haline getirmiştir. Yakup, hem Hristiyan doktrinlerini yaymak hem de bu öğretileri sağlam bir entelektüel temele oturtmak amacıyla çalışmıştır.

Başlangıçta, okul bir tür dinî eğitim merkezi olarak faaliyet göstermiştir. Ancak zamanla, felsefe, mantık, matematik ve tıp gibi alanlar da müfredatın bir parçası haline gelmiştir. Bu durum, Nusaybin Okulu’nun hem Hristiyan dünyasında hem de daha geniş anlamda bilimsel gelişmelerde önemli bir rol oynamasına olanak sağlamıştır.

Nusaybin Okulu’nun Altın Çağı

Okulun altın çağı, 5. ve 6. yüzyıllarda, Nesturiler adı verilen Hristiyan mezhebinin etkisi altında gerçekleşmiştir. Nesturiler, Hristiyanlık içindeki farklı bir teolojik yaklaşımı benimsemiş ve daha çok akıl yürütme, mantık ve felsefeye dayalı bir teoloji geliştirmiştir.

Süryaniler yaşadıkları topraklar üzerinde eşsiz eserler bırakarak bölgenin sosyal yaşamını derinden etkilemişlerdir.

Bu dönemde, Antik Yunan felsefesi ve bilimsel metinleri Süryaniceye çevrilmiş ve incelenmiştir. Özellikle Aristoteles ve Platon’un eserleri, Nusaybin Okulu’nda yoğun bir şekilde ele alınmıştır. Bu dönemde, okulun en önemli isimlerinden biri olarak Mor Aba öne çıkar.

Mor Aba, sadece dinî bir lider değil, aynı zamanda dönemin önemli bir entelektüel figürüdür. Aristotelesçi düşünceyi benimsemiş ve bu felsefi yaklaşımı Hristiyan teolojisiyle birleştirmeye çalışmıştır. Ayrıca, mantık, tıp ve astronomi gibi alanlarda da çalışmalar yapılmış ve bu bilgiler, Süryani toplumunun yanı sıra İslam dünyasına da aktarılmıştır.

Mor Yakup Manastırı MS 419’da Aziz Yakup (Mor Yakup) adına inşa edilir.

Nusaybin Okulu, sadece Hristiyan dünyasında değil, aynı zamanda İslam dünyasında da etkili olmuştur. Okulda yetişen bilim insanları, Süryanice yazılmış bilimsel metinleri Arapçaya çevirerek İslam dünyasına kazandırmışlardır.

Özellikle Emevi ve Abbasi dönemlerinde, Nusaybin Okulu’nun mirası Bağdat’taki Beytü’l Hikme gibi merkezlerde kendini göstermiştir. Bu sayede, Antik Yunan bilimi ve felsefesi İslam dünyasında yeniden canlanmış ve Avrupa’ya taşınmıştır.

Okul, ayrıca Süryani kültürünün gelişmesinde de önemli bir rol oynamıştır. Süryani edebiyatı, dinî metinlerin yanı sıra felsefi ve bilimsel eserlerle de zenginleşmiştir. Nusaybin Okulu, bu yönüyle Süryani Rönesansı’nın temellerini atan bir merkez olarak kabul edilir.

Günümüzde okulun bir kısmı toprak altında kalmıştır. Okulun giriş kapısı ise bugün Türkiye – Suriye sınırındaki Kamışlı Sınır Kapısı’nın olduğu noktadadır. Bu giriş kapısına ait kalıntılardan olan beş sütun hala ayakta durmaktadır.

Nusaybin Okulu, 7. yüzyılda İslam’ın bölgeye yayılmasıyla birlikte önemini kaybetmeye başlamıştır. Ancak bu süreç, okulun entelektüel mirasının tamamen silindiği anlamına gelmez. Okuldan çıkan eserler ve yetişen bilim insanları, hem İslam dünyasında hem de Avrupa’da etkili olmuştur. Günümüzde, Nusaybin Okulu’nun kalıntıları fiziksel olarak olmasa da entelektüel mirası yaşamaya devam etmektedir.

Sonuç Olarak

Nusaybin Okulu, Mezopotamya’nın zengin kültürel ve bilimsel mirasını yansıtan bir eğitim merkezi olarak, Antik Yunan düşüncesinin Hristiyan dünyasına, oradan da İslam dünyasına aktarılmasında hayati bir rol oynamıştır.

Çok yönlü eğitim anlayışı, sadece dinî konuları değil, aynı zamanda felsefe, bilim ve sanatı da kapsayarak döneminin ötesinde bir vizyon sunmuştur. Bugün, Nusaybin Okulu’nun entelektüel mirası, farklı kültürler ve medeniyetler arasında bir köprü olmanın ötesinde, evrensel bilginin sürekliliğini sağlamış bir değer olarak hatırlanıyor.

Nusaybin, bugün Türkiye’nin Mardin iline bağlı bir ilçedir ve Suriye sınırında yer alır. Nusaybin’de, okulun kalıntıları olmasa da, Süryani kültürüne ait diğer yapılar ve tarihî izler bulunmaktadır. Bölgedeki diğer tarihi yapılar ve kültürel varlıklar, Nusaybin Okulu’nun entelektüel geçmişini anlamak için önemli birer kaynak niteliğindedir.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • Kerim Kuvetli – Anadolu’nun Sırları, Maya Kitap
  • Bediha Şimşek; İlk Dönem İslam Tarihinde Nusaybin ve Akademisi; Bağlantı: https://siyerinebi.ksu.edu.tr/

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu