Doğada zaman geçirmenin stresi azalttığını ve psikolojik sağlığımızı güçlendirdiğini uzun zamandır biliyoruz. Araştırmalar, zorlu bir günün ardından doğada bulunmanın rahatlamayı kolaylaştırdığını gösteriyor. Doğa, olumlu duyguları artırırken olumsuz duyguları bastırıyor. Ancak doğayı deneyimlerken yalnızca görmek yetmez; çevremizdeki doğanın seslerine de kulak vermek gerekir.

Doğada zaman geçirmenin stresi azalttığını ve psikolojik sağlığımızı güçlendirdiğini uzun zamandır biliyoruz. Araştırmalar, zorlu bir günün ardından doğada bulunmanın rahatlamayı kolaylaştırdığını gösteriyor. Doğa, olumlu duyguları artırırken olumsuz duyguları bastırıyor. Ancak doğayı deneyimlerken yalnızca görmek yetmez; çevremizdeki doğal seslere de kulak vermek gerekir.
Karmakarışık duygular içinde kendinize bir kahve yapıyorsunuz. Biraz temiz hava almak için camı açıyor ve kahvenizden bir yudum alıyorsunuz. Evin içinde hâlâ derin bir sessizlik var. Uzaklardan bir köpek havlaması geliyor. Ardından sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kuş cıvıltıları kulağınıza çalınıyor. İşte tam o anda, içinizde bir şeyler kıpırdamaya başlıyor. Hissettiğiniz bu ince, hafif ve tarifsiz duygu, İsveçlilerin “gökotta” dediği deneyimin ta kendisidir.
Dilimizde tam karşılığı bulunmayan İsveççe bir kelime olan “Gökotta”, hem anlamı hem de çağrıştırdığı duygularla oldukça etkileyicidir. Gökotta, “şafak vakti uyanıp dışarı çıkmak ve kuşların cıvıltısını dinlemek” anlamına gelir. Sonucunda, bazen sadece bir kuş sesini dinlemek ve hangi türe ait olduğunu tahmin etmeye çalışmak bile, bir göl kenarında vakit geçirmenin verdiği huzuru hissettirebilir.

Doğanın Sesleri Ekolojik Bir Olgudur
Elektronik müziğin usta isimlerinden Bernie Krause, 1960’ların sonlarında müzikal kariyerinin zirvesindeydi. Pek çok ünlü sanatçıyla çalışmış, sayısız film müziğine imza atmıştı. Ancak ani bir kararla tüm bunları geride bıraktı ve hayatını doğanın seslerini kaydetmeye adadı.

Doğadaki sesleri ekolojik bir olgu olarak inceleyen Krause, “ses ortamı ekolojisi” adını verdiği ve zamanla genişleyen yeni bir bilim dalının öncüsü kabul ediliyor. Bu ekoloji üç ana boyuttan oluşuyor: Biyofoni (hayvanların çıkardığı sesler), jeofoni (rüzgar, yağmur, şelale gibi doğanın kendi sesleri) ve antrofoni (insan kaynaklı sesler).
“Doğa akustik bir armoni içinde yaşar. Her orman barındırdığı canlılarıyla, böceklerden sürüngenlere, kuşlardan memelilere uzanan yaratıklarıyla kendine özgü bir ses imzası sahibidir. Özel, belirli bir yerde oluşan bu ses bütünlüğüne ben doğal orkestra diyorum.”
Yaklaşık elli yıl boyunca Bernie Krause, dünyanın dört bir yanından 15.000’den fazla kara ve deniz türünü kapsayan 5.000 saatten fazla doğal ortam kaydı topladı. “Bu bir orkestradır, ama yok edilen bir orkestra,” diyor Krause.
Ancak Krause ve ekibi sadece kayıt almakla kalmıyor; topladıkları sesleri zaman, mekan ve hava koşullarına göre detaylı biçimde analiz ediyorlar. Bu analizler, doğadaki değişimleri tespit etmek ve ekolojik sistemlerdeki bozulmaları ortaya koymak için önemli bilgiler sağlıyor. Kendisini daha yakından tanımak için internet sitesine göz atabilirsiniz.
Şarkı Söyleyen Ağaçlar

Doğanın seslerini bize ulaştırmaya çalışan tek kişi Bernie Krause değil. Her ağacın bir hikayesi vardır. Peki bu hikâyeyi doğrudan ağacın kendisinden, üstelik bir plak gibi dinlemek ister miydiniz? Son yıllarda yapılan bir çalışma bunu mümkün kıldı.
Ağaçların ve fosillerinin yaş halkalarından, büyüme hızları, güçleri ve yaşları hakkında bilgi edinilebiliyor. Eğer ağaç halen canlıysa, halkalar aynı zamanda kuraklık, sel gibi tarihi olayların da izlerini taşıyor.
Almanya doğumlu sanatçı Bartholomäus Traubeck ise, bu halkaların hikâyesini sese dönüştürmenin bir yolunu geliştirdi. Traubeck, ağaç gövdelerini enlemesine keserek plağa benzeyen kesitler aldı. Sonra da plak okuyucuya benzeyen özel bir sistemle, bu halkaları bir optik sensörle tarayıp ses dalgalarına çevirdi.
Ortaya çıkan sesler piyano notalarına dönüştü. Traubeck, bu çalışmalarını bir albümde topladı ve ona ‘Years’ (Yıllar) adını verdi.Ağaçların yaş halkalarını sese dönüştüren sistemle elde edilen, bu oldukça duygusal besteyi dinlemek isterseniz bu bağlantıyı kullanabilirsiniz.
Sonuç olarak, eğer imkanınız varsa doğaya çıkın. Yoksa doğanın seslerini dinleyin. Gerçeğin yerini tam olarak tutmasa da, her iki durumda da ruhunuza iyi gelecektir.
Size Bir Mesajımız Var
YolveMacera ekibi olarak yaklaşık 25 yıldır yollardayız. Gezmenin, kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artıran bir okul olduğunu ve bu okulun yaşı olmadığını; paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu biliyoruz. Bu nedenle hem etkinlikler düzenliyor, tutkumuzu paylaşmayı amaçlıyor hem de sizlere kaliteli içerikler üretmeye çalışıyoruz. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca siz de bizimle yeni maceralara, mecralara, dostluklara ve paylaşımlara merhaba demek isterseniz topluluğumuza dahil olabilirsiniz.
YolveMacera