Chefchaouen (Şafşavan) Şehri Neden Mavi Şehir Olarak Bilinir?
Uçsuz bucaksız çölleri, sayısız filme sahne olmuş palmiyeli vahaları, geçit vermeyen dağları ve çarpıcı mimarisiyle Fas, efsanevi Kazablanka, imparatorluk şehri Rabat, büyüleyici Fez ve egzotik Marakeş gibi şehirleriyle Kuzey Afrika’nın en gizemli coğrafyalarından biridir.

Her ne kadar Kazablanka ve Marakeş kadar ünlü olmasa da, Rif Dağları’nın yamaçlarında yer alan Chefchaouen (Şafşavan), masmavi görüntüsüyle mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. Maviye boyanmış binalarıyla ünlü olan bu şehir, kendine özgü atmosferiyle ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunar.
Şafşavan, Tanca’ya sadece iki saat uzaklıktadır. Ancak dağlık coğrafyası sayesinde yalnızca tarihi ve kültürel bir destinasyon olmanın ötesinde, doğa ile iç içe çeşitli keşifler ve maceralar sunan benzersiz bir yer haline gelmiştir. Mavi sokakları, bohem atmosferi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine hem görsel hem de ruhsal bir huzur vadeder.
Tarih, Şafşavan’ın Her Zaman Mavi Olmadığını Anlatıyor
Şafşavan, 1471 yılında yerel lider Abu al-Hassan Ali ibn Moussa ibn Rashid al-Alami tarafından kuruldu. Şehrin kuruluş amacı, Fas’ı ele geçirmeye çalışan Portekizlilere karşı bir savunma noktası oluşturmaktı.

Portekizliler, güçlerini genişletmek ve Fas’ın değerli tahıl, şeker, hayvancılık, balıkçılık, deri ve bal ticaretini ele geçirmek istiyorlardı. Ceuta ve Tanca’nın Portekiz ordularının eline geçmesiyle, Şafşavan, Rif bölgesindeki son savunma noktalarından biri haline geldi.
Şehir, özellikle Portekiz Kralı V. Alfonso için stratejik bir hedef haline gelmişti. Büyükbabası gibi Fas’ı ele geçirmeye çalışan Alfonso V, burayıen büyük tehditlerinden biri olarak görüyordu. Bu nedenle şehir, tarih boyunca askeri bir kale olmanın ötesinde, direnişin ve Fas halkının bağımsızlık mücadelesinin bir sembolü haline gelmiştir.
Bölgenin nüfusu, 1490’larda İspanya ve Portekiz’de zorla din değiştirmeye zorlanan Müslüman ve Yahudi mültecilerin akınıyla hızla arttı. Böylece küçük dağ kasabası, zamanla bölgenin önemli bir kültürel ve stratejik merkezi haline geldi.
Şafşavan ve çevresindeki Rif bölgesi, 20. yüzyılın başlarına kadar İspanyol ve Fransız yönetimi altında kaldı. 1921’de geçici olarak ilan edilen Rif Cumhuriyeti’nin bir parçasıydı, ancak bu bağımsız yönetim beş yıl içinde Fransız ve İspanyol güçleri tarafından bastırıldı.
Fas, 1950’lerde Avrupa güçlerinden bağımsızlığını kazandı. 1957 yılına gelindiğinde, Fas tamamen bağımsız bir devlet haline gelmiş ve V. Muhammed ülkenin kralı olmuştu. Şafşavan da bu bağımsızlık mücadelesinde tarihi ve kültürel bir direniş sembolü olarak varlığını sürdürdü.
Şafşavan’ın Evleri Neden Mavi Boyalıdır?

Chefchaouen’in başlangıçta beyaza boyanmış evlerinin zamanla mavi tonlarına büründüğü düşünülmektedir. Şehrin ilk yapıları, 15. yüzyılda buraya sığınan Yahudi ve Müslüman mülteciler tarafından inşa edilmiştir. Ancak, mavi rengin ne zaman ve neden tercih edildiğine dair farklı teoriler bulunmaktadır.
Bazı kaynaklara göre, şehrin maviye boyanması İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler’den kaçan Yahudiler tarafından gerçekleştirilmiştir. Başka bir görüş ise, bu geleneğin 15. yüzyıldaki İspanyol Engizisyonu’ndan kaçan Yahudiler tarafından başlatıldığını öne sürer.

Bunun dışında, mavi rengin gökyüzünü ve Tanrı’nın varlığını hatırlattığı inancı da yaygındır. Ayrıca, soluk mavi tonlarının Fas’ın sıcak yaz aylarında evleri serin tuttuğu düşünülmektedir. Kimileri ise, mavinin sivrisinekleri uzak tutan doğal bir renk olduğunu ve bu sayede sıtma gibi hastalıkların önlenmesine katkı sağladığını iddia etmektedir.
Şafşavan Doğal Güzelliği İle de Etkileyicidir
Şafşavan, dağlık konumu nedeniyle ulaşımı zor olsa da, yıl boyunca birçok gezginin uğrak noktası olmaya devam ediyor. Oldukça küçük bir şehir olduğu için tek bir günde kolayca keşfedilebilecek bir yapıya sahip. Ancak şehrin en ilginç özelliklerinden biri, labirenti andıran dar sokakları ve her köşede aynı mavi tonlarının hâkim olduğu yapılarıyla yön bulmayı zorlaştırmasıdır.

Şehir sınırlarının ötesine geçip Chefchaouen’in doğal dünyasını keşfetmek isteyenler için Rif Dağları birçok macera sunar. İşaretlenmiş (ancak mükemmel şekilde değil) bir yürüyüş rotası, doğa tutkunlarını bölgenin en yüksek zirvesi olan Jeb al-Kalaa’ya götürür.
Zirveye ulaştığınızda Chefchaouen’in mavi tonlarına tepeden bakma fırsatı bulabilir ve şehri adeta bir deniz gibi uzanan büyüleyici bir manzara olarak görebilirsiniz. Ancak yaklaşık dokuz saat süren bu yürüyüş, zorlu bir rota olması nedeniyle cesaret gerektiren bir maceradır.
Daha fazla keşif arayanlar için, Chefchaouen’in doğal güzellikleri Talassemtane Ulusal Parkı’nda devam eder. Nesli tükenme tehlikesi altındaki Fas göknarlarını korumak amacıyla kurulan bu park, şelaleleri ve basamaklı nehirleriyle etkileyici bir doğa deneyimi sunar. Park sınırlarının ötesinde, Akchour Şelaleleri ve Tanrı’nın Köprüsü’ne ulaşan patikalar bulunur.

Akchour, aynı zamanda küçük bir kasaba olup, adı bu gizemli şelalelere verilmiştir. Tanrı’nın Köprüsü ise, kayaların doğal erozyonla şekillendiği devasa bir taş kemer olup, doğanın muhteşem bir eseri olarak görülür. Efsanevi güzelliği nedeniyle “Tanrıların yarattığı bir köprü” olarak adlandırılmıştır.
Keşfedilmeyi bekleyen mağaralar da bu bölgenin gizemli doğasını tamamlayan unsurlardan biridir. Henüz tam olarak haritalanmamış olsa da, Rif Dağları’nda yaklaşık bin mağaradan oluşan geniş bir mağara ağı bulunmaktadır.
Bu mağaralar, dolomit ve kireçtaşı gibi yumuşak minerallerden oluştuğu için oldukça derindir. Suyun kayaları zamanla aşındırması nedeniyle her yıl biraz daha derinleşen bu mağaralar, doğa tutkunları ve macera arayanlar için büyüleyici keşif noktaları sunar. Bölgede en iyi bilinen mağara Kef Toghobeit’tir. Bu mağara, Fas’ın en derin, Afrika’nın ise üçüncü en derin mağarası olarak bilinmektedir.

Sonuç Olarak
Fas’ı ziyaret eden birisi bir günlüğüne bile olsa şehrin güzel ve maviyle boyanmış sokakları arasında dolaşmalıdır. Şehrin dar ve maviye boyanmış sokaklarında yürümek kadar, Rif Dağları’nın doğal güzellikleri arasında bir yolculuğa çıkmak da aynı derecede etkileyici bir deneyimdir. Eğer yeni bir seyahat planlıyorsanız, Fas’ın dağları arasında gizlenmiş bu Mavi İncisi’ni keşfetmek için rotanıza Chefchaouen’i eklemeyi düşünebilirsiniz.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Chefchaouen: Morocco’s Blue Pearl City. Yayınlanma tarihi: 8 Ağustos 2020; Bağlantı: https://www.ancient-origins.net/
- The Story Behind the Many Shades of Morocco’s Blue City. Yayınlanma tarihi: 2 Eylül 2021; Bağlantı: https://theculturetrip.com/
YolveMacera