ÖĞREN

Antik Dünyanın Yedi Harikası Günümüzde Ne Durumda?

Antik Dünyanın Yedi Harikası, insanlık tarihinin en etkileyici mühendislik ve mimarlık başarıları arasında yer alır. Peki, antik yazarların hayranlıkla anlattığı bu görkemli yapılar günümüzde ne durumda?

Antik Dünyanın 7 Harikası

Helenistik dönemde Yunan gezginler, dönemin bilinen dünyasını keşfetme arzusuyla yola çıktılar. Yolculuklar arttıkça, bugünkü seyahat rehberlerine benzer bilgilere duyulan ihtiyaç da giderek büyüdü. Gezginler, rotalarını ve karşılaştıkları etkileyici anıtları kaydetmeye başladılar.

Zamanla bu dikkat çekici yapılar, önce “theamata” (görülecek yerler), ardından da “thaumata” (harikalar) olarak anılmaya başlandı. Farklı listeler oluşsa da, zaman içinde bu tür listeler yedi yapıyla sınırlandı. Her gezginin listesi farklıydı; seçimler kişisel deneyimlere ve tercihlere göre şekilleniyordu.

Yedi Harika listesini derlemeye çalışan ilk isimler, tarihçi Herodot (M.Ö. 5. yüzyıl) ve şair Kireneli Callimachus’tu (M.Ö. 3. yüzyıl). Ancak bu erken listeler günümüze ulaşmadı. Bugün “Antik Dünyanın Yedi Harikası” olarak bildiğimiz liste ise, Bizanslı Philon (M.Ö. 3. yüzyıl) ve Sidonlu Antipater’in (yaklaşık M.Ö. 2. yüzyıl) eserlerine dayanıyor.

Antik Dünyanın Yedi Harikası Nelerdir?

Büyük Gize Piramidi: Hala Ayakta Kalan Tek Antik Harika

Gize Piramidi, Antik Dünyanın ayakta kalan tek harikasıdır. M.Ö. 2500’lü yıllarda, Mısır’ın 4. Hanedanlığı döneminde inşa edilen bu görkemli yapılar, Gize Platosu’nda üç nesil boyunca hüküm süren firavunlar tarafından yaptırıldı.

Bu piramitler, firavunların sonsuz istirahat yerleri olarak tasarlandı. İnşa edildikleri dönemde, beyaz kireçtaşı kaplamaları ve altın kaplı zirveleriyle parıldayan yapılar halindeydiler. Ne köle orduları ne de uzaylılar bu sürecin parçasıydı. Yapım süreçlerinin bazı yönleri hâlâ tam olarak bilinmese de, arkeolojik bulgular Mısırlıların yetenekli ve iyi ücret alan bir iş gücünü harekete geçirebildiğini gösteriyor.

Mısır’daki hemen tüm kraliyet mezarlarında olduğu gibi, piramitler de binlerce yıl önce soyuldu. Büyük olasılıkla bu yağmalar, M.Ö. 2200’lerde Eski Krallık’ın çöküşünün ardından gelen Birinci Ara Dönem sırasında gerçekleşti.

Zamanla ve sürekli sökülen malzemelerle, dışlarını kaplayan beyaz kireçtaşı ve altın kaplamalar da yok oldu. Bugün gördüğümüz hali, bu büyük yapıların sadece içteki kaba taş çekirdeğidir. Yine de bu piramitler, günümüzde dünyanın en tanınan yapıları arasında yer alır ve 4.000 yıl önce firavunların sahip olduğu muazzam gücün birer kanıtıdır.

Efsanevi Bir Yer: Babil’in Asma Bahçeleri

antik dünyanın yedi harikası

Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan sonuncusu olan Babil’in Asma Bahçeleri, belki de hiç var olmamış bir yapıydı. Rivayete göre, bu etkileyici bahçeler M.Ö. 7. yüzyılda Babil’in en güçlü krallarından biri olan II. Nabukadnezar tarafından inşa ettirildi.

Anlatılanlara göre, çok katlı bir teras yapısı üzerine kurulu bu bahçeler, egzotik bitkilerle doluydu ve gelişmiş sulama sistemleriyle ayakta tutuluyordu. Estetik güzelliği ile mühendislik becerisini bir araya getiren bu tasarım, yapıyı Antik Dünyanın Yedi Harikası arasında sayılacak kadar etkileyici kılmıştı.

Ancak bahçelerle ilgili anlatımların tamamı dolaylı kaynaklara dayanıyor; bahçelerden söz eden hiçbir antik yazar onları bizzat görmemişti. Üstelik Herodot gibi Babil’i ele alan birçok önemli kaynakta bahçelerden hiç söz edilmez. Ayrıca modern arkeolojik kazılarda da yapıya dair herhangi bir kalıntıya rastlanmamıştır.

Bazı araştırmacılar, bahçelerin henüz kazılmamış bölgelerde yer alabileceğini öne sürer. Bir diğer teoriye göre ise bu anlatılar, Mezopotamya’yı hiç görmemiş Yunanlıların, Asur Kralı Snherib tarafından Ninova’da yaptırılan gerçek bir bahçeye dair duydukları bilgileri yanlış aktarmasından ibarettir.

Efes Artemis Tapınağı

antik dünyanın yedi harikası

Efes kentinde yer alan Artemis Tapınağı, av tanrıçası Artemis’e adanmış görkemli bir yapıydı. Artemis, Efes halkı için tıpkı Atinalılar için Athena gibi bir koruyucu tanrıçaydı; bu nedenle onu onurlandırmak için büyük bir tapınak inşa ettiler.

Aslında Artemis Tapınağı, üç farklı dönemde inşa edilen üç ayrı yapıdan oluşur. İlk tapınağın ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmiyor, ancak M.Ö. 7. yüzyılda bir sel felaketiyle yıkıldığı kaydedilir. Ardından daha büyük ve biraz farklı tasarlanmış ikinci tapınak inşa edildi. Ne var ki bu yapı da M.Ö. 356 yılında, Herostratus adlı bir kişinin kundaklaması sonucu yandı.

Üçüncü ve son tapınak ise M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında yapıldı. Dış çevresindeki çok sayıdaki sütunuyla dikkat çeken bu yapı, yüzyıllar boyunca ayakta kaldı. Antik Dünyanın Yedi Harikası arasında yer almasını sağlayan da işte bu üçüncü ve son versiyonuydu.

Ancak M.S. 3. yüzyıldaki Got istilaları sırasında ağır hasar gördü ve M.S. 4. yüzyılın sonlarında Hristiyanlar tarafından tamamen yıkıldı. Tapınağın yeri uzun süre unutuldu. Ancak bir İngiliz kazı ekibi tarafından yeniden keşfedildi. Günümüzde alanda yalnızca, farklı parçalardan birleştirilmiş tek bir sütun ayakta duruyor.

Olympia’daki Zeus Heykeli

antik dünyanın yedi harikası

Zeus, Yunan mitolojisindeki en güçlü tanrıdır ve Antik Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Olimpia’daki Zeus Heykeli, onun en ünlü tasviridir. Tapınağın içinde oturan tanrı figürü, yalnızca büyüklüğüyle değil, aynı zamanda işçiliği ve detaylarıyla da hayranlık uyandırıyordu. Bu heykel, dönemin inanç dünyasında Zeus’un mutlak otoritesini ve ihtişamını gözler önüne seriyordu.

Zeus Heykeli, tarihî kayıtlarda izini sürmenin en zor olduğu harikalardan biridir. M.S. 391 yılında, İmparator Theodosius I pagan tapınaklarını kapattığında hâlâ Olimpia’da bulunuyordu. Ancak bu tarihten sonra akıbetine dair kesin bir bilgi yoktur. Büyük olasılıkla, tapınağın M.S. 5. yüzyılda çıkan bir yangında yok olması sırasında heykel de tahrip oldu.

Rodos Heykeli: En Kısa Ömürlü Harika

antik dünyanın yedi harikası

Rodos Heykeli, kentin koruyucu tanrısı Helios onuruna inşa edilmiş devasa bir heykeldi. Yaklaşık 33 metre yüksekliğindeki bronz yapı, Rodos limanına hâkim olacak şekilde konumlandırılmıştı. Tam olarak nerede durduğu, nasıl yapıldığı ya da hangi pozda olduğu hâlâ net olarak bilinmese de, sanatçılar bu ikonik heykelin temsillerini yüzyıllar boyunca yeniden üretmeye devam etti.

Heykel, M.Ö. 280’lerde inşa edildi. İnşası 12 yıl sürdü. Ancak tamamlandıktan yalnızca 54 yıl sonra, M.Ö. 226’daki büyük bir deprem heykeli yıktı.

Yıkılmış hâliyle bile yüzyıllar boyunca gelen ziyaretçileri etkileyen bu dev heykelin nihai akıbeti bilinmiyor. Muhtemelen zamanla parçalanarak, halk tarafından metal parçaları için söküldü. Kesin olarak M.S. 650’li yıllarda tamamen yok olmuştu.

Halikarnas Mozolesi 

Halikarnas Mozolesi , Salvador Dali, 1955

Bodrum’da bulunan Halikarnas Mozolesi, M.Ö. 4. yüzyılın ortalarında inşa edildi. Yapı, Karya Kralı Mausolos ve ailesi için planlandı. İnşasına kral hayattayken başlandı, ancak tamamlanması, hem kız kardeşi hem de eşi olan Artemisia II’nin emriyle, Mausolos’un ölümünden sonra gerçekleşti.

Mozole, yaklaşık 45 metre yüksekliğindeydi ve Yunan dünyasının önde gelen heykeltıraşları tarafından yapılmış 400’den fazla heykelle süslenmişti. En üstte, Mausolos ve Artemisia’nın dört atlı bir savaş arabasında tasvir edildiği bir heykel grubu yer alıyordu.

Mozole, Roma dönemine kadar ayaktaydı; ancak 1402 yılı öncesinde yıkıma uğradı. O dönemde bölgeye gelen Haçlı şövalyeleri, mozolenin taşlarını yakındaki Bodrum Kalesi’ni inşa etmek için kullandı. 1522’ye gelindiğinde mezardan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Bugün Bodrum kalesi bütün görkemiyle duruyor. Anıt mezardan getirilen mermer blokları da kalenin duvarlarında seçmek olanaklı.

İskenderiye Feneri

Diğer harikaların çoğu dini amaçlar taşırken, İskenderiye Feneri daha çok pratik bir işlev görüyordu. Pharos Adası üzerine kurulan bu yapı, adanın adıyla da anılır ve İskenderiye’nin yoğun deniz ticaretine hizmet ederdi. Yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki bu görkemli fener, Ptolemaios II’nin emriyle, giderek daha da önem kazanan limanı desteklemek amacıyla inşa edildi.

Bu yapı, Ptolemaios Mısırı’nın yeni başkenti İskenderiye’yi tanımlayan etkileyici anıtlardan sadece biriydi. Aynı dönemde İskenderiye Kütüphanesi ve Büyük İskender’in Mezarı da bu şehirde yer alıyordu.

Fener, yüzyıllar boyunca işlevini sürdürdü; istilalara, depremlere ve çeşitli işgallere rağmen ayakta kaldı. Ancak depremler, sonunda yapının yıkımına yol açtı. 1480 yılında, Memlükler yapının temellerini tamamen temizleyip taşlarını kullanarak aynı yerde Kayıtbay Kalesi’ni inşa ettiler.

Bugün, fenerin kalıntıları hâlâ sığ sularda, eski yerinin yakınlarında yatıyor. Midyelerle kaplı bu taş parçaları, geçmişin sessiz ve karanlık bir mirası olarak suyun altında varlığını sürdürüyor.

Sonuç Olarak

Antik Dünyanın Yedi Harikası, yalnızca insanlık tarihinin mühendislik ve estetik kapasitesini değil, aynı zamanda unutulabilirliğini de simgeler. Her biri kendi döneminin sınırlarını zorlayan bu yapılar, bugün ya tamamen yok olmuş ya da geriye sadece sessiz izler bırakmıştır. Bu harikaların hikâyesi, bizlere geçmişi anlamanın ve korumanın ne denli önemli olduğunu gösterir—çünkü tarih, yalnızca olanları değil, kaybettiklerimizi de anlatır.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • Hewitt, Nathan. “What Happened to the 7 Wonders of the Ancient World?” TheCollector.com, September 8, 2025, https://www.thecollector.com/destruction-seven-ancient-wonders/
  • Discover The Seven Wonders Of The Ancient World And Learn The Stories Behind Them. Yayınlanma tarihi: 19 Şubat 2022; Bağlantı: https://allthatsinteresting.com/seven-wonders-of-the-ancient-world

YolveMacera

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu