ÖĞREN

Sudan Piramitleri Mısır’dakiler Kadar Etkileyici – Peki Neden Tanınmıyorlar?

Günümüz Sudan’ında yer alan antik Nubia’nın gizemli kralları, Kahire’dekilerle yarışacak yüzlerce piramit ve tapınak inşa etti. Ancak bu etkileyici mirasa rağmen, Sudan piramitleri hiçbir zaman küresel ölçekte bir turizm cazibesi haline gelemedi.

sudan piramitleri
Sudan’daki Meroe piramitleri. Kuzey Sudan’da, çöl kumları üzerinde yükselen küçük ve dik yapılı piramitlerin etkileyici görüntüsü, tıpkı komşusu Mısır’ın piramitlerine benziyor. Fakat ünlü Giza Piramitleri’nin aksine, Sudan Piramitleri ıssız çölün ortasında neredeyse terkedilmiş bir halde.

“Piramit” kelimesi çoğu insanın aklına hemen Mısır’ı ve Giza’daki görkemli yapıları getirir. Ancak şaşırtıcı bir gerçek var: Dünyada en fazla piramite sahip ülke Mısır değil, Sudan. Eski Kush Krallığı’na ait olan Nubya piramitleri, Sudan’ı bu alanda listenin zirvesine taşıyor. Sayıca Mısır’daki piramitleri geride bırakan bu yapılar, hem mimari hem de tarihsel açıdan büyük bir öneme sahip.

Neden Sudan Piramitleri Bilinmiyor?

Toplamda 250’den fazla piramit, bugünkü güney Mısır’daki Asvan ile Sudan’ın başkenti Hartum arasında kalan Nubia bölgesinde inşa edildi. M.Ö. 700 ile M.S. 300 yılları arasında hüküm süren Kush Krallığı’nın “Kara Firavunları”, bu piramitleri kraliyet mezarları olarak yaptırdı. Peki bu kadar etkileyici bir geçmişe rağmen, Sudan piramitleri ( Diğer adıyla Nubia piramitleri) neden Mısır’dakiler kadar tanınmıyor?

2017 yılında Meroë’deki piramitlerin yandan görünümü.

Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle, Nubya piramitlerinin birçoğu Sudan çölünün oldukça uzak ve erişimi zor bölgelerinde yer alıyor. Çevresinde otel, restoran ya da modern turistik altyapı bulunmaması, ziyaretçilerin sayısını ciddi şekilde kısıtlıyor. Oysa Giza piramitleri, Kahire gibi büyük ve turistik bir şehre yalnızca birkaç kilometre mesafede. Ayrıca, Sudan’ın son yıllarda yaşadığı iç savaşlar ve siyasi istikrarsızlık da turistleri bu bölgeden uzak tutuyor.

Suden Piramitlerinin Kısa Tarihi

M.Ö. 750 civarında, 24. Mısır Hanedanı’nın çöküşünün ardından, Kush Krallığı bölgenin kontrolünü ele geçirdi. Al Jazeera’nın aktardığına göre, Nubya kralı Alara, günümüzde Sudan sınırları içinde kalan Napata kentinden, Nil Nehri kıyısında hüküm sürmeye başladı.

Mısır kültürünün Nubia kralları üzerindeki derin etkisi nedeniyle, bu yöneticiler piramitleri mezar yapıları olarak kullanma geleneğini benimsediler. İlk piramit, yaklaşık M.Ö. 700 yılında El-Kurru’da inşa edildi. Bu yapı, Alara’nın halefi Kashta ve oğlu Piye için yapılmıştı.

Zamanla Nubia hanedanı güç ve itibar kazandıkça, El-Kurru’daki alan yetersiz kalmaya başladı. Bunun üzerine Nubia kralları, başkent Napata yakınlarındaki Nuri bölgesinde yeni bir kraliyet nekropolü (mezarlık alanı) inşa ettirdiler.

M.Ö. 590 civarında,kraliyet başkenti Meroë şehrine taşındı. Bu yeni merkez, hem önemli demir işleme alanlarına hem de ana ticaret yollarına oldukça yakındı. Krallar burada da piramit inşa etmeye devam ettiler ve Meroë, kısa sürede Nubia’nın en büyük nekropolü haline geldi.

Ancak M.S. 330 yılına gelindiğinde, günümüz Etiyopya topraklarında bulunan Aksum Krallığı, Meroë’ye saldırarak bölgeyi ele geçirdi. Bu işgal, hem Kush Krallığı’nın çöküşünü hem de Nubia piramitlerinin inşa döneminin sona ermesini simgeler.

Sudan Piramitleri Neden Önemlidir?

Sudan piramitlerine yönelik akademik araştırmalar 1800’lü yıllarda ciddi anlamda başladı. Ondan önce bu yapılar, mezar soyguncularının insafına kalmıştı. Dünyanın dört bir yanından gelen arkeologlar piramitleri incelemeye başladıklarında, geriye çok az şey kalmıştı. Ancak yine de, Nubia piramitlerinin Mısır’dakilerden iki önemli açıdan farklı olduğunu ortaya çıkardılar.

1906 yılında Meroe’deki Nubian piramitleri

İlk olarak, Sudan piramitleri çok daha küçük bir taban alanına sahipti ve yan yüzeyleri daha dikti. Örneğin Giza’daki Büyük Piramit’in yüksekliği 138 metreyi aşarken, Nubia piramitlerinin yüksekliği genellikle 6 ile 30 metre arasında değişiyordu.

İkinci önemli fark ise, Nubia piramitlerindeki mezar odalarının genellikle piramidin içinde değil, altında yer almasıydı. Mısır’da kral lahitlerine ulaşmak için piramidin içinden geçen tüneller ve merdivenler kullanılırken, Kush Krallığı’nda mezar odalarının girişleri piramidin dışındaydı. Bu girişlerden inen dik merdivenler, doğrudan yer altındaki mezarlara ulaşıyordu. Piramitlerin içi ise genellikle toprak ve molozla doldurulmuştu.

Arkeologlar bazı mezarlarda at koşum takımları, çömlekler ve Roma, Hindistan ve Çin gibi uzak bölgelerden gelen eşyalar buldu. Bu buluntular, antik çağlardaki küresel ticaret ağlarına dair önemli ipuçları sağladı. Ayrıca bazı mezar odalarında kanopik kavanozlara da rastlandı. Bu da Kush krallarının, Mısır firavunlarına benzer şekilde mumyalandığını gösteriyo

Sonuç Olarak

Yüzyıllar boyunca yerel mezar soyguncularının ve Avrupa’dan gelen yağmacı kaşiflerin tahribatına direnen Sudan piramitleri, bugün hâlâ pek çok tehditle karşı karşıya.

Öncelikle, bölgedeki iklim değişikliği etkileri gitgide daha belirgin hale geliyor. Artan sıcaklık ve kuraklık, kum fırtınalarının hem daha sık hem de daha şiddetli yaşanmasına yol açıyor. Piramitler kum tepelerinin üzerinde yer aldığından, altlarındaki hareketli kum kütleleri zamanla yapıların dengesini bozarak kalıcı hasara neden olabiliyor.

Bir diğer önemli sorun ise bölgeye gelen turist sayısının son derece düşük olması. Sudan, 1955’ten 1972’ye, 1983’ten 2005’e ve 2013’ten 2020’ye kadar uzun dönemler boyunca iç savaşlarla sarsıldı. Bu süreçlerde pek çok ülke vatandaşlarını bölgeye seyahat etmemeleri konusunda uyardı.

Turizm gelirleri ve maddi destek olmadan, Sudan hükümetinin piramitleri koruması oldukça zorlaşıyor. Küçük boyutlu bazı piramitler restore edilmiş olsa da, birçoğu bugün sadece çökmüş kumtaşı yığınları olarak ayakta kalmaya çalışıyor.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var

YolveMacera ekibi olarak yaklaşık 25 yıldır yollardayız. Gezmenin, kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artıran bir okul olduğunu ve bu okulun yaşı olmadığını; paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu biliyoruz. Bu nedenle hem etkinlikler düzenliyor, tutkumuzu paylaşmayı amaçlıyor hem de sizlere kaliteli içerikler üretmeye çalışıyoruz. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca siz de bizimle yeni maceralara, mecralara, dostluklara ve paylaşımlara merhaba demek isterseniz topluluğumuza dahil olabilirsiniz.

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler