Küçük Prens üzerine pek çok şey yazıldı. Eserin nasıl yaratıldığı üzerine yakıştırmalarda bulunuldu. Her bir kişilikle ilgili modeller oluşturulmaya çalışıldı. Bu eserin çocuklar için bir hikâye mi yoksa yetişkinler için yazılmış bir kitap mı olduğu tartışıldı.
Kitabın başarısının nedeni olarak gösterilen resimlerin nasıl ve neye göre seçildiği sorgulandı. Ama, ne gariptir ki, hiç kimse bu muhteşem kitabın derinlerde yatan önemini gözler önüne sermeye çalışmadı.
Varoluşun özden önce geldiğine dayanan felsefesini anlayabilmemiz için Saint Exupéry, her karakterini kendi anlayışına karşılık gelen ayrıntılarla bezediği Küçük Prens kitabını yaratmıştır. Buradan yola çıkarak da bize varoluşu etkileyen güçleri anlatmaya çalışmaktadır.
Soyut anlatımlarla kendi manevi felsefesini ve politikasını aktarırken, aynı zamanda insanın geleceği üzerine tespitlerini ortaya koyduğu muhteşem bir anlatı olan “Kale” (Citadelle) adlı kitabıyla da insanın varoluşuna bir anlam verebilmenin yollarını göstermeye çalışmaktadır.
“Küçük Prens” 1943’te New York’ta basıldığında İkinci Dünya Savaşı henüz devam ediyordu. Fransa işgal altında olduğundan, Saint-Exupéry kitabını ABD’de yazdı. Bu esnada çok acı çekti. İlk nedeni annesinin ve diğer tanıdıklarının Fransa’da kalmış olmasından duyduğu vicdan azabıydı. Diğer bir nedeni de kendini iki arada bir derede bulmuş olmasıydı. “Küçük Prens” bu durumdan kaçıp hayal dünyasına sığınması için bir yoldu.
Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prens’i (veya orijinal Fransızcası Le Petit Prince’i), ilk yayınlandığından beri bu kitap insanları büyülüyor. Antoine de Saint-Exupéry (29 Haziran 1900 – 31 Temmuz 1944) hayatı boyunca sadece bir çocuk kitabı yazdı.
Ancak bu dünyada en çok sevilen çocuk kitabı oldu. Hemen hemen her dile çevrilen bu kitap aslında bir çocuk kitabından çok daha fazlasıydı. Bu nedenle de yetişkinler için bir felsefe kitabı olarak kabul edildi.
Küçük Prens Kitabından Bazı Alıntılar
İnsan olmayı unutturmamayı amaçlayan kitaptan bize nasıl “iyi bir birey” olacağımızı gösteren 10 alıntı ve arada küçük notlar…
1. Başkalarını değil kendini yargıla: “Kendini yargılamak, bir başkasını yargılamaktan çok daha zordur. Eğer kendini iyi bir şekilde yargılamayı başarırsan bu, senin gerçek bir bilge olduğunu gösterir.”!
2. Hiçbir şey kolay kazanılmaz: “Eğer kelebekleri tanımak istiyorsak bir kaç tırtıla katlanmak gerekir.”
3. Hayal etmek parayla değildir: “Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o ada senindir. Bir buluş yaparsan patentini alırsın, buluş senin olur. Madem ki yıldızlara sahip olmak benden önce kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir.”
4. Bakış açımızı değiştirirsek, her şeyin güzel yanını keşfedebiliriz. “Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.”
5. İnsanları tanı, onlara şans ver: “İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için dostları yok artık. Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir.”
6. İnsanın belli alışkanlıkları olmalı: “Aynı saatte gelmen daha iyi olur,” dedi tilki. “Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Mutluluğum her dakika artar. Saat dörtte artık sevinçten ve meraktan deli gibi olurum. Ne kadar mutlu olduğumu görmüş olursun. Ama herhangi bir zamanda gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez.”
7. İnsanlarla birlikteyken bile yalnız kalabilirsin: “Peki insanlar nerde?” dedi Küçük Prens. “İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.” “İnsanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan. “Arada pek fark yoktur.”
8. Bazen duygularımızla hareket etmemiz gerekir: “İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”
9. İçindeki çocuğu saklı tut: Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. “Kaç yaşında?” derler, “Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?” Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.
Deseniz ki, “Kırmızı kiremitli güzel bir ev gördüm. Pencerelerinde saksılar, çatısında kumrular vardı.” Bir türlü gözlerinin önüne getiremezler bu evi. Ama, “Yüz bin liralık bir ev gördüm,” deyin, bakın nasıl “Aman ne güzel ev!” diye haykıracaklardır.
10. Bazen birisinin nerede olduğunu bilmeden onu sevmeye devam etmek yeterlidir. “Ve geceleri gökyüzüne bakarsın. Her şeyin çok küçük olduğu gezegenimin yerini gösteremem sana. Belki böylesi daha iyi. Yıldızım senin için herhangi bir yıldız olsun. Böylece gökyüzündeki bütün yıldızlara bakmayı seveceksin… Hepsi senin dostların olacak.”
Bugün varoluşun anlamına ilişkin bir çok soruya bu kitaptan yanıt bulmak mümkün. Çünkü her okuyuşunuzda “Küçük Prens” kendini sürekli yeniliyor ve bu da sizin kitaptan farklı anlamlar elde etmenizi sağlıyor. Belki de bunca yıldır vazgeçilmez olması da bundan kaynaklanıyor.
Yazının devamında göz atmak isterseniz: İzlemeniz Gereken En İyi 25 Yol Filmi
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- 12 Charming Facts About The Little Prince; Bağlantı: https://www.mentalfloss.com/
- Antoine de Saint-Exupéry’s Original Watercolors for “The Little Prince”; Bağlantı: https://www.themarginalian.org/
- Jean-Philippe Ravoux; Küçük Prens ve Felsefe; Kafekültür yayınları
YolveMacera