ÖĞREN

Can Sıkıntısı Maceraya İlham Verebilir: Felice Benuzzi’nin Hikayesi

İnsanlar sıkılmaya dayanamaz. Can sıkıntısından kurtulmak için bazen büyük bedeller ödemeyi bile göze alabilirler. Ancak bazen de bu sıkıntı, tıpkı birazdan anlatacağımız Felice Benuzzi’nin hikayesinde olduğu gibi, çılgın, tehlikeli ve aynı zamanda hayranlık uyandıran maceralara ilham verebilir.

Felice Benuzzi'nin Hikayesi

1942 yılında, amatör dağcı Felice Benuzzi kendini umutsuz bir durumda bulmuştu. Kenya Kolonisi’nde bir savaş esiri kampında bir yıldır hapis durumundaydı. Günler birbirinin aynısıydı ve içinde bulunduğu monotonluk, dayanılmaz hale gelmişti. Ancak bir gün, aklına çılgınca bir fikir geldi.

Kamptan kaçacak, Kenya Dağı’na tırmanacak ve ardından tekrar esir kampına geri dönecekti. Özgürlüğe ulaşma hayaliyle değil, sadece büyük bir macera yaşama arzusuyla hareket ediyordu. Ve böylece, tarihin en sıra dışı dağcılık maceralarından biri başlamış oldu.

Felice Benuzzi Kimdir?

İtalyan Felice Benuzzi’yi Afrika’ya getiren şey aslında aşktı. 1938 yılında eşi Stefania ile tanışıp evlenmiş ve bir çocukları olmuştu. Ancak Stefania’nın Yahudi olması, Avrupa’da giderek kötüleşen siyasi atmosferde onlar için işleri zorlaştırmaya başlamıştı. Çift, artan baskılar nedeniyle Afrika’ya taşınma kararı aldı.

Ancak, bu yeni hayat uzun sürmedi. 1941 yılında, İtalya’nın sömürgesi olan Doğu Afrika toprakları İngilizlerin eline geçince, Stefania ve bebekleri Etiyopya’da gözaltına alındı. Benuzzi ise esir olarak Kenya’daki bir savaş esiri kampına gönderildi.

Kamptaki yaşam koşulları insanı delirtecek derecede tekdüzeydi. Günler birbirinin aynısıydı ve kimse bu sürecin ne kadar süreceğini bilmiyordu. Benuzzi’yi bu olağanüstü maceraya hazırlayan şey de tam olarak bu rutindi. Sıradanlığın ve belirsizliğin getirdiği bu bıkkınlık, onu sınırlarını zorlayacak büyük bir maceraya atılmaya yöneltecekti.

5.199 m yükseklikteki Kenya Dağı’na tırmanmak bir başarıdır

Bir sabah, bulutların arasından, Afrika’nın en yüksek ikinci zirvesi olan Kenya Dağını gördü. Benuzzi deneyimli bir dağcıydı, ancak Kenya Dağı (5.199 m) son derece zorlu ve riskli bir zirveydi. Üstelik, o an için bu tırmanışı imkânsız kılan birçok faktör vardı.

Uzun zamandır yeterince beslenmemişti, donanımı yetersizdi ve kampta herhangi bir tırmanış ekipmanına erişimi yoktu. Sert hava koşulları ve vahşi hayvanların saldırı riski bir yana, kaçış ve dönüş sırasında İngiliz askerleri tarafından vurulma ihtimali de oldukça yüksekti.

Ancak artık bir hedefi vardı ve bu hedefe ulaşabilmek için hazırlık yapması gerekiyordu. Rotayı planlamalı, zamanı ayarlamalı, eksik ekipmanları bir şekilde üretmeli ve en önemlisi fiziksel olarak form kazanmalıydı. Tüm bu hazırlıkları tamamlaması tam sekiz ay sürdü. Ancak bu süre boyunca, sıkıcı esir kampı hayatı onun için bir amaca dönüşmüş ve görece bir mutluluk kaynağı olmuştu.

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra Avustralya’da fotoğraflanan Felice Benuzzi, Afrika’daki bir İngiliz esir kampından cesurca kaçışı ve yakınlardaki Kenya Dağı’na tırmanışıyla hatırlanıyor.

İmkânsız görünen bu tırmanış için neredeyse yoktan var ettiği ekipmanlarla hazırlandı. Bir yerlerden harita buldu, hurda metallerden krampon yaptı, çeşitli bitkileri kullanarak tırmanış ipleri üretti. Artık plan tamamlanmıştı. Yapılması gereken tek şey, bu çılgın kaçış ve tırmanışı gerçekleştirmekti.

Kaçış Nasıl Gerçekleşti?

Ancak böyle çılgın bir planı gerçekleştirmek için tek bir kişi yeterli değildi. Benuzzi’nin yanına iki kişiye daha ihtiyacı vardı. Neyse ki, Giuàn Balletto ve Enzo Barsotti isimli iki İtalyan esir de kamptaydı ve onlar da en az Benuzzi kadar sıkılmışlardı. Macera fikri onlara da cazip geldi ve üçlü, büyük kaçış için hazırlıklara başladı.

24 Ocak 1943 gecesi, usta bir planlama ile üçü de kendilerini kampın dikenli tellerinin dışında, Kenya Dağı’na doğru yürürken buldular. Çantalarında basit yiyecekler, el yapımı tırmanış ekipmanları ve büyük bir heyecan vardı. Zorlu hava koşullarına ve eksik donanıma rağmen, tam 17 gün boyunca ilerlediler ve sonunda başarılı bir tırmanış gerçekleştirdiler.

Ancak en başından beri planın bir parçası olan kampına geri dönme fikrinden de vazgeçmediler. Tırmanışlarını tamamladıktan sonra, büyük bir disiplinle geri döndüler ve kendilerini tekrar esir kampına teslim ettiler.

Kaçışları fark edildiğinde, her biri yirmi sekiz gün hücre hapsine mahkûm edildi. Ancak yedi gün sonra beklenmedik bir şey oldu: Kamp komutanı, çabalarını ve cesaretlerini takdir ederek onları affetti. Benuzzi ve arkadaşları, bir esir kampından kaçıp dağa tırmanan ve sonra kendi istekleriyle geri dönen belki de tek insanlar olarak tarihe geçmişti.

Devamında Benuzzi, No Picnic on Mount Kenya (Kenya Dağı’nda Piknik Yok) adlı kitabında bu olağanüstü kaçış hikayesini anlattı. Kitap, yalnızca bir kaçış ve tırmanış hikayesi değil, aynı zamanda insanın özgürlük arayışı ve sınırlarını aşma cesareti üzerine ilham verici bir anlatı sundu.

Ailesiyle yeniden bir araya gelmesi tam dört yıl daha sürecekti. Ancak Benuzzi’nin bakış açısı artık tamamen değişmişti. Kenya Dağı’na yaptığı bu tehlikeli ancak inanılmaz tırmanış, ona hayatta kalmanın, mücadele etmenin ve insanın kendi sınırlarını aşmasının ne anlama geldiğini öğretmişti.

Macerası, sadece dağcılık dünyasında değil, insan ruhunun ne kadar dirençli olabileceğini gösteren benzersiz bir hikaye olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı.

Kaynaklar:

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu