Ascension Adası: İnsan Eliyle Şekillenen Bir Ada

Ascension Adası, ilk kez 1836 yılında, Charles Darwin tarafından ziyaret edilmeden önce Atlas okyanusunun ortasında volkanik lav akıntıları ile dolu, çorak bir kayalıktı. Adada en zor bulunan şey ise temiz su kaynağı idi. Darwin’in ardından su ve yiyecek bulabilmek burada konuşlanan ordu için önemli bir sorundu. Darwin, bu ıssız adada çoğu eğreltiotu ailesinden olmak üzere sadece 20 çeşit bitki türü tespit etmişti.

Ascension Adası

Darwin İngiltere’ye geri döndükten sonra bu bölgeyi yeşillendirme adına yürütmeye başladığı Ascension Adası’ndaki ‘Green Mountain’ ormanı projesini hayata geçirdi. Ve bu şekilde insan eliyle oluşturulan ilk yağmur ormanı ortaya çıkmaya başladı.

“Oluşmaları için milyonlarca yıl gerekir” denilen yağmur ormanları, içindeki her bir canlının önemli bir işlev üstlendiği olağanüstü kompleks yapılar olarak tanımlanır. Oysa ki Ascension Adasında oluşturulan bu ormanlar sadece 150 yıl civarında ortaya çıktı.

İngiliz donanma birlikleri adayı Arjantin, Güney Afrika ve Kraliyet Botanik Bahçesi’nden getirdikleri yüzlerce farklı türde bitki ile donatmaya başladı. Bazı bitki türleri hayvanlara otlak yaratmak için, bazıları da dağlardan gelen nemi depolamak ve açılan kuyulara aktararak temiz su elde etmek için getirildi. 20. yüzyıl başlarında adanın çıplak tepesi Avustralya okaliptüsü, muz, yabani incir ağaçları ve Cezayir menekşeleriyle doldu. Zirve sık bir bambu ormanıyla kaplandı.

Ascension Adası1

21. yüzyıl itibarıyla ada halen yemyeşil bir yer sayılmasa da tamamen farklı bir görünüme büründü. Adanın ekolojisi değişti. Oradan buradan toplanmış türlerin mükemmel bir uyum oluşturduğu ‘Green Mountain’ artık yağmur ormanlarının evrim süreci değil ‘şans’ eseri oluştuğu tezine örnek gösteriliyor. 

Ancak yeni gelen bitki türlerinin, adadaki en eski türleri hâlâ silemediğini vurgulayan bazı uzmanlar, sonradan getirilen bitkilerin çoğunun da benzer bölgelerden geldiğini, yani ‘adaya gelmeden çok daha önce birlikte yaşamayı öğrendiklerini’ hatırlatıyor.

İnsan ihtiyaçları sonucunda dönüştürülen bu adanın doğal dengesi ile oynamamızın uzun süreçte olumsuz geri dönüşleri olabileceğini düşünenler de var bu arada. Sonuçta adanın yerlisi olan ilk eğrelti otlarının bir gün yok olması durumunda sistemde nasıl bir bozulma yaratabileceği konusu düşündürücü bir nokta.

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu