Dünyanın dört bir yanındaki bazı yapılar, sadece tarihî ya da kültürel değerleriyle değil, barındırdıkları gizemli ve tüyler ürpertici atmosferle de öne çıkar. Özellikle lanetli yerler olarak bilinen bu mekânlar, hem tarih tutkunlarını hem de doğaüstü olaylara merak duyanları kendine çekmeyi başarır.

1. Krallar Vadisi: Antik Mısır’ın En Gizemli ve Lanetli Yeri
Antik Mısır’ın Thebes şehrinin (günümüzde Luxor) karşısında yer alan çöl vadisi, zamanla “Krallar Vadisi” olarak ün kazanmıştır. Burası, Mısır’ın 18., 19. ve 20. hanedanlıklarına ait pek çok firavunun mezarının bulunduğu yerdir.
Vadide, 60’tan fazla tamamlanmış ve 20 civarında da yarım kalmış mezar yer almaktadır. III. Ramses, I. Seti, Thutmose ve meşhur Tutankhamun gibi önemli isimlerin yanı sıra, bazı rahipler ve kraliyet ailesinden kişiler de burada ebedi istirahatine çekilmiştir. Günümüzde bu mezarların çoğu kazılarla ortaya çıkarılmış ve turizme açılmıştır.

Ancak Krallar Vadisi yalnızca tarihî önemiyle değil, barındırdığı esrarengiz olaylarla da dikkat çeken yerler arasında yer alır. Bölgeyi gece ziyaret edenler, doğaüstü olaylara sıkça tanık olduklarını iddia etmektedir. Kral Tut’un mezarına dair anlatılan lanet hikâyeleri ise neredeyse efsaneleşmiştir. Bu yüzden Krallar Vadisi, hem tarihî derinliği hem de doğaüstü iddialarıyla günümüzde en ürkütücü lanetli yerlerden biri olarak anılmaktadır.
2. Çin – Yasak Şehir
Pekin’in tam kalbinde yer alan Yasak Şehir, bir zamanlar Çin’in mutlak gücünün simgesiydi. 1416’dan 1911’e kadar imparatorların ve çevresindekilerin yaşadığı bu geniş kompleks, yalnızca bir yönetim merkezi değil, aynı zamanda kraliyet ailesi için ikinci bir başkent işlevi de görmüştür.
Ming Hanedanı’ndan İmparator Zhu Di tarafından inşa edilen ve 505 yıl boyunca 24 imparatora ev sahipliği yapan Yasak Şehir, Çin tarihinin en kritik dönemlerine tanıklık etmiştir.

Ancak bu tarihî zenginliğin ardında karanlık bir geçmiş yatıyor. Birçok kişiye göre Yasak Şehir, en başından itibaren lanetli bir yerdi. “Kötü imparator” olarak anılan Zhu Di, 1421 yılında yaşanan bir skandalı örtbas etmek için yüzlerce cariye ve hizmetliyi katletmişti.
Kısa bir süre sonra ise yıldırım düşmesiyle çıkan büyük bir yangın, 250’den fazla binayı kül etmiş ve çok sayıda can kaybına yol açmıştır. Bu trajik ölümler, birçok kişinin bu topraklarda huzur bulamayan ruhların dolaştığına inanmasına neden olmuştur.
Yasak Şehir ile ilgili en bilinen hayalet hikâyelerinden biri, tamamen beyazlar içinde ağlayan bir kadının gece boyunca sarayın içinde dolaştığını anlatır. Şehir labirentlerinin kenarlarında ise hayalet köpeklerin koşturduğu iddia edilir. Her akşam saat 17:00’de kapıları sıkı şekilde kapatılan bu devasa kompleksin, geceleri neler barındırdığı ise hâlâ tam olarak bilinmiyor.
3. Pensilvanya – Gettysburg
Amerikan topraklarında yaşanan en kanlı savaşın merkezi olan Gettysburg Muharebe Alanı, ABD İç Savaşı’nın seyrini değiştiren en kritik çatışmalardan birine sahne olmuştur. Pensilvanya’daki bu geniş alan, yalnızca binlerce askerin hayatını kaybettiği bir savaş alanı olarak değil, aynı zamanda ardında bıraktığı ürkütücü hikâyelerle de ün kazanmıştır.

Savaşın ardından yaşanan doğaüstü olaylar o kadar çoktur ki, bu konuda yazılmış onlarca kitap ve düzenlenen sayısız hayalet turu mevcuttur. Bu turlar yalnızca savaş alanını değil, çevresindeki tarihî evleri ve iş yerlerini de kapsamaktadır.
4. Louisiana – Myrtles Plantation

Louisiana, gizemli olayları ve hayalet hikâyeleriyle ünlü bir bölge olsa da, Myrtles Plantation bu konuda adeta zirvede yer alır. Antebellum dönemine ait bu tarihi malikâne, köleliğin acımasızca hüküm sürdüğü bir dönemde inşa edilmiştir.
Myrtles Plantation ile özdeşleşen en meşhur efsane, Chloe adında bir “ev kölesi”nin trajik hikâyesine dayanır. Efendisinden gördüğü sürekli şiddet nedeniyle büyük acılar yaşayan Chloe, bir gün cezadan kaçınmak için onun konuşmalarını gizlice dinlerken yakalanır. Bunun üzerine kulakları kesilir.
İntikam almak isteyen Chloe, efendisinin kızının doğum günü pastasına zehir karıştırır. Amacı aileyi hafifçe hasta edip sonra iyileştirerek itibar kazanmaktır. Ancak planı ters teper; evin hanımı ve iki çocuğu hayatını kaybeder. Suç ortaya çıkınca Chloe, idam edilir ve cesedi Mississippi Nehri’ne atılır.

O günden bu yana malikânede Chloe’nin hayaletinin dolaştığına inanılır. Ziyaretçiler aynalarda beliren el izleri, kendi kendine hareket eden eşyalar ve türbanlı bir kadın silueti gördüklerini iddia eder.
5. Paris – Yeraltı Mezarları
Paris’in altında uzanan ve altı milyondan fazla insanın kalıntılarını barındıran Paris Yeraltı Mezarları (Catacombs), Avrupa’daki en ürkütücü lanetli yerler arasında sayılır. 18. yüzyılda mezarlıklardaki yoğunluğu azaltmak için taşınan bu kemikler, şimdi yer altındaki tünelleri dolduruyor. Her yıl yaklaşık 550.000 kişi bu ürkütücü yapıyı ziyaret ediyor ve zamanla buraya dair birçok korkunç efsane ortaya çıkmış durumda.

Bu hikâyelerden en ürpertici olanı, 1990’ların başında yaşanmıştır. Catacombs’u keşfe çıkan bir grup, yerde terk edilmiş bir video kamera bulur. İçindeki görüntülerde, kamerayı tutan adamın tünellerde kaybolduğu ve çıkış yolunu bulamadığı görülür. Görüntüler ilerledikçe adamın ruhsal çöküşü netleşir, ardından video aniden sona erer. Ne bu adamın kim olduğu ne de akıbeti hiçbir zaman öğrenilememiştir.
Bir diğer korkutucu söylenti ise “konuşan duvarlar” efsanesidir. Rivayete göre gece yarısından sonra tünellerin duvarları konuşmaya başlar. İçeride sonsuz uykularında yatan ruhların sesleri, ziyaretçilere fısıldayarak onları daha derinlere çekmeye çalışır.
6. Tasmanya – Port Arthur
Avustralya’nın güneydoğusunda yer alan ve muhteşem doğal güzellikleriyle bilinen Tazmanya Adası, günümüzde popüler bir turizm noktasıdır. Ancak bu huzurlu manzaranın ardında karanlık bir geçmiş yatmaktadır. Tazmanya’daki Port Arthur, İngiltere tarafından 1833 yılında kurulan bir ceza kolonisi olarak tarihe geçmiştir. “Kaçılması imkânsız” olarak tanımlanan bu yer, 1877’de terk edilene kadar sayısız mahkûmun ölümüne tanıklık etmiştir.

1979’da resmî olarak tarihî bir alan ilan edilen Port Arthur, aslında terk edildiği günden beri ziyaretçi çeken bir mekândı. 1870’lerden bu yana burayla ilgili belgelenmiş hayalet hikâyeleri anlatılmaktadır. Günümüzdeyse gece düzenlenen paranormal turlar, burayı doğaüstü deneyimler arayanların vazgeçilmez durağı hâline getirmiştir.
Özellikle mahkûmların işaretsiz mezarlara gömüldüğü “Isle of the Dead” adlı küçük ada, en ürkütücü noktalarından biri olarak öne çıkar. Ziyaretçiler, burada hâlâ geçmişin acılarını taşıyan ruhların dolaştığına inanır.
Yazının devamında göz atınız: Aokigahara Ormanı Neden İntihar Ormanı Olarak da Bilinir?
Kaynaklar ve ileri okumalar:
Dwyer, Kassandre. “6 Haunted Historical Sites That Will Scare Your Socks Off” TheCollector.com, March 7, 2024, https://www.thecollector.com/haunted-historical-sites/
YolveMacera