Günümüzde dünyadaki yerlerin büyük bir kısmı insan eliyle şekillenmiş, teknolojik ilerlemelerle izlenebilir hale gelmiş ve jeopolitik anlaşmazlıklarla bölünmüştür. Bu nedenle, tamamen müdahaleden uzak bir bölge fikri mitolojik bir anlam kazanmıştır. Ancak, Mısır ile Sudan arasındaki Bir Tawil, bu kaotik düzenin dışında kalarak varlığını sürdürmektedir.
İlginç bir şekilde, Mısır ve Sudan’daki insanların çoğu Bir Tawil’in varlığından bile habersizdir. Ne bir yönetim tarafından sahiplenilmiş, ne de kalıcı bir yerleşimle işgal edilmiş bu arazi, modern dünyada nadir bulunan “hiç kimsenin toprağı” statüsünü taşıyor. Bu tartışmasız konum, ironik bir şekilde Bir Tawil’i insan müdahalesinden neredeyse tamamen uzak kılmış durumda.
Bir Tawil’e Nasıl Gidilir?
Bir Tawil’e ulaşmak, bu terk edilmiş toprak parçasının erişilmesi zor doğası nedeniyle oldukça zorludur. İki ana rota bulunmaktadır:
- Sudan Üzerinden: İlk olarak Sudan’ın başkenti Hartum’a uçakla ulaşmanız gerekir. Buradan bir arazi aracı kiralayarak yüzlerce kilometrelik zorlu bir yolculuğa çıkılır. Shendi yolu üzerinden Nubian Çölü’ne doğru ilerlenir ve Abu Hamed antik yerleşimine ulaşılır. Bu, bölgeye yakın son insan yerleşimidir.
- Mısır Üzerinden: Alternatif bir rota olarak, Mısır’ın güneyindeki Asvan şehrine seyahat edebilirsiniz. Buradan güneye doğru yol alarak Bir Tawil bölgesine ulaşabilirsiniz.
Ancak bu yolculuk, doğası gereği oldukça tehlikelidir. Bölgede altın madenciliği yapan kişiler ve bazen bu madencilerden zorla altın almaya çalışan silahlı gruplar bulunmaktadır. Güvenlik endişeleri nedeniyle, genellikle askeri birimler bölgede devriye gezmektedir. Fakat bu devriyelerin etkinliği sınırlıdır, bu da bölgeyi zaman zaman kaotik ve kuralsız bir alan haline getirmektedir.
Neden Hiç Bir Ülke Bir Tawil’i İstemiyor?
Bu topraklarda kum, kayalar ve ara sıra görülen palmiyeler, sessiz sakinler olarak yer alır. Arap Yarımadası’ndan esen kuru rüzgarlar, kumları havalandırarak görüşü kısıtlar ve bu çorak manzara, bölgenin neden ne Mısır ne de Sudan tarafından sahiplenilmediğini kısmen açıklayan bir tablo sunar. Ancak Bir Tawil’in hak iddialarından uzak tutulması, yalnızca kurak coğrafyasıyla ilgili değildir. Bu durum, insanlığın kendi entrikaları ve açgözlülüğünden kaynaklanır.
Bu sıra dışı durumun kökeni sömürge dönemine, özellikle de 1899 yılına dayanır. O yıl Londra ve Kahire, İngiliz İmparatorluğu ve onun alt yönetimi olan Mısır’a Anglo-Mısır Sudan’ı üzerinde ortak kontrol sağlayan bir anlaşma imzaladı.
Sudan’da Mahdist isyancılarla 18 yıl süren çatışmaların ardından imzalanan bu anlaşma, Sudan’ın bir İngiliz kolonisi olarak statüsünü resmileştirdi. Yeni toprakların kuzey sınırı, Nubian Çölü’nden Kızıldeniz’e uzanan 22. paralel boyunca çizildi.
Ancak işler göründüğü kadar basit değildi. Üç yıl sonra İngilizler, bölgedeki kabilelerin bazı topraklar üzerindeki hak iddiaları nedeniyle yeni bir düzenleme yapmak zorunda kaldı. Bazı kabileler kendilerini Mısır’a bağlı hissederken, diğerleri Sudan’la özdeşleşiyordu. Bu karmaşık durum, Hala’ib Üçgeni olarak bilinen alanın oluşumuna yol açtı. İngilizler, bu yeni düzenlemede Mısır sınırının üzerinde bulunan bu üçgen bölgenin yönetim sorumluluğunu Sudan’a devretti.
1956 yılında Sudan bağımsızlığını kazandığında, durumun statik yapısı bozulmaya başladı. İki belge arasındaki sınır farklılıklarından kaynaklanan anlaşmazlıklar gün yüzüne çıktı ve her iki ülke de Hala’ib Üçgeni üzerinde hak iddia etmeye başladı.
1990’ların başında, bir Kanada petrol şirketinin bölgede maden kaynaklarını araştırma talebi, anlaşmazlığı daha da körükledi. Mısır, bölgeyi “geri almak” amacıyla askeri güç gönderdi ve bu girişim başarılı oldu. Ancak Sudan hâlâ Hala’ib Üçgeni’nin kendi topraklarına ait olduğunu savunmayı sürdürüyor.
Sonucunda, paralelin hemen güneyinde yer alan bu küçük ve görece önemsiz toprak parçası, Hala’ib Üçgeni üzerindeki hak iddialarının karmaşık yapısından doğan bir boşlukta kaldı. İki ülke de Bir Tawil’e sahip çıkmaktan özellikle kaçınıyor. Çünkü bu, ekonomik ve stratejik olarak daha değerli Hala’ib Üçgeni üzerindeki iddialarını zayıflatıyor.
Bu nedenle, Mısır haritalarında Bir Tawil Sudan toprağı olarak gösterilirken, Sudan haritalarında ise Mısır’a ait olduğu belirtilir. Neticede, Bir Tawil’in terra nullius, yani “kimseye ait olmayan toprak” statüsüne sahip olduğu genel bir kabul görmektedir.
Bir Tawil’i İsteyen Bir Kişi Aslında Oldu
Altı yaşındaki kızı Emily bir gün gerçek bir prenses olup olamayacağını sorduğunda, Heaton çevrimiçi araştırma yaparken Bir Tawil’i keşfetti. Bir baba olarak bu hayali gerçeğe dönüştürmeye karar verdi. Haziran 2014’te, 38 yaşındaki Virginialı çiftçi Jeremiah Heaton, gerekli izinleri alarak bu sahipsiz bölgeye ulaşmak için 14 saatlik bir çöl yolculuğu yaptı. Bölgeye ulaştığında da bir bayrak dikti. Devamında da kendisini devlet başkanı, kızını da bir prenses olarak ilan etti.
Bu olay medyada büyük yankı uyandırdı. Heaton, yeni kurduğu “krallığını” tanıtmak için 250.000 dolarlık bir kitlesel fonlama kampanyası başlattı. Heaton’ın planları henüz gerçeğe dönüşmüş değil.
Heaton’ın planları henüz gerçeğe dönüşmüş değil. Bir Tawil, doğal haliyle varlığını sürdürmeye devam ediyor ve muhtemelen uzun yıllar boyunca da böyle kalacak. Bu tuhaf arazi, hem insan doğasının sınırlarını hem de modern jeopolitik gariplikleri gözler önüne seren eşsiz bir örnek olarak akıllarda kalmayı sürdürecek gibi görünüyor.
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Unclaimed Lands Are Still There for the Taking. Yayınlanma tarihi: 17 Temmuz 2017. Kaynak site: Tree Hugger. Bağlantı: Unclaimed Lands Are Still There for the Taking
- Bir Tawil: the land no country wants to claim. Yayınlanma tarihi: 17 Aralık 2024. Kaynak site: Far out. Bağlantı: Bir Tawil: the land no country wants to claim
YolveMacera