Tiwanaku’nun bir parçası olan Puma Punku, antik mühendislik harikası olarak dikkat çeker. İsmi, “Puma Kapısı” anlamına gelen bu tapınak kompleksi, MS 500-600 yıllarında gelişmiştir. Puma Punku’nun taş işçiliği, mimarideki ileri teknikleri ve kullanılan taşların olağanüstü detayları ile dünya çapında hayranlık uyandırır.
Bolivya’nın Altiplano platosunda yer alan Tiwanaku, antik dünyanın en büyüleyici yerleşimlerinden biri olarak kabul edilir. Bu kadim kent, yaklaşık 17 bin yıl öncesine dayandığı düşünülen bir yerleşim alanıdır ve zamanla yok olmuş bir uygarlığın izlerini taşır. “Yeni Dünya’nın Tibet’i” olarak adlandırılan bu bölge, günümüzde hem arkeologlar hem de tarih meraklıları için bir keşif merkezi haline gelmiştir.
“Yeni Dünya’nın Tibet’i” olarak anılan Tiwanaku şehri Bolivya’daki Altiplano platosunda, su seviyesinden yaklaşık 4000 m yükseklikte ve Titiaca Gölü’nün 21 km kuzeydoğusundaki vadide uzanır. Bazı araştırmacılar Tiwanaku’nun adının Aymara dilinde “merkezdeki taş” anlamına gelen kelimeden kaynaklandığını, çünkü yerlilerin burayı dünyanın merkezi olarak gördüklerini düşünür.
Tiwanaku, deniz seviyesinden 4000 metre yükseklikte yer alır ve Bolivya’nın en dikkat çekici doğal güzelliklerinden biri olan Titicaca Gölü’ne yalnızca 21 kilometre uzaklıktadır. Bu antik şehir, yerli halklar için kutsal bir alan olmasının yanı sıra, inanılmaz bir mühendislik ve mimari mirasa sahiptir. Bazı araştırmacılara göre, Tiwanaku ismi Aymara dilinde “merkezdeki taş” anlamına gelir ve burası, bölge halkı tarafından dünyanın merkezi olarak kabul edilmiştir.
Puma Punku’da Karşımıza Çıkan Devasa Taşların Sırrı Nedir?
Puma Punku’nun en dikkat çekici özelliği, taş işçiliğinde sergilenen inanılmaz hassasiyettir. Bu antik tapınak kompleksi, başlangıçta her biri onlarca ton ağırlığında olan megalitik taş bloklarla kaplanmıştı. Bölgede bulunan kırmızı kumtaşı ve andezit taşları, hiçbir harç kullanılmadan birbirine tam oturacak ve adeta kilitlenecek şekilde kesilmiştir.
Bu taşların yüzeyinde görülen teknik incelik ve milimetrik hassasiyet, modern mühendisliği bile geride bırakacak bir yetkinliğe sahiptir. Öyle ki, taş blokların arasından bir jilet bile geçirilemeyecek kadar sıkı bir şekilde yerleştirildiği görülmektedir.
Puma Punku’daki granit taşlar, dikkat çekici bir şekilde milimetrik hassasiyetle şekillendirilmiş ve üzerlerine eşit derinlikte delikler açılmıştır. Bu işçiliğin, dönemin mevcut araç ve gereçleriyle nasıl gerçekleştirildiği hala bir gizemdir.
.Granit, doğadaki en sert taşlardan biri olduğu için bu tür bir şekillendirme ve delik açma işleminin, granitten daha sert bir malzeme gerektirdiği açıktır. Bilinen en sert doğal malzeme olan elmas, bu noktada önemli bir rol oynamış olabilir. Bu nedenle, bazı arkeologlar, Puma Punku’daki taş blokların işlenmesinde elmas uçlu aşındırıcıların kullanılmış olabileceğini öne sürmektedir. Bu olasılık, antik halkların teknolojik kapasitesine dair yeni sorular doğurmaktadır.
Puma Punku’da kullanılan taşlar yalnızca son derece sert ve işlenmesi zor yapılarıyla değil, aynı zamanda ağırlıklarıyla da dikkat çeker. Bazı taş bloklar 130 tona kadar ulaşan ağırlıklara sahiptir. Bu devasa blokların kaynağı olan taş ocağı ise kalıntılardan yaklaşık 16 kilometre uzaklıktadır. Günümüz teknolojisiyle bile bu kadar büyük ve ağır taşların bu hassasiyette kesilmesi, taşınması ve yerleştirilmesi oldukça zorlu bir süreçtir.
Bu durum, tarih öncesi insanların bu inanılmaz mühendislik başarısını nasıl gerçekleştirdiği konusunda büyük bir gizem yaratır. Bulmaca gibi birbirine geçen taş blokların, o dönemde hangi yöntemlerle taşındığı ve milimetrik hassasiyetle üst üste yerleştirildiği hala yanıt bekleyen sorular arasında yer alır.
Modern Teknoloji Puma Punku’nun Sırrını Aydınlatabilecek mi?
Böylesine bir başarıyı gerçekleştiren insanların, yalnızca mühendislikte değil, aynı zamanda astronomi, matematik ve jeoloji alanlarında da oldukça ileri düzeyde bilgiye sahip olması gerekirdi. Bu durum, bazı araştırmacıları, Puma Punku’nun Tiwanaku uygarlığından daha gelişmiş bir medeniyet tarafından inşa edilmiş olabileceği fikrine yöneltmiştir.
Zamanla, bu hipotez farklı spekülasyonlara yol açmış ve Puma Punku’nun inşasının dünya dışı varlıkların yardımıyla gerçekleştirildiği fikrine evrilmiştir. Bu tür iddialar, özellikle benzer gizemli yapıların varlığı ile karşılaştırıldığında, dikkat çekici bir şekilde popülerlik kazanmıştır.
Ancak, bu fikirler genellikle bilimsel kanıtlardan ziyade, antik yapıların açıklanmasındaki belirsizliklere dayanmaktadır. Yine de bu teoriler, Puma Punku’nun tarihsel ve kültürel önemine olan ilgiyi artırmaya devam etmektedir.
Yakın zamana kadar, Puma Punku’da etrafa dağılmış taşların başlangıçta nasıl bir düzen içinde olduğunu ve yapıların orijinal hallerinin nasıl göründüğünü anlamak imkansız gibiydi. Ancak, yürütülen çalışmalar sayesinde, bu antik kompleksin geçmişteki ihtişamı hakkında daha net bir fikir edinilmiştir.
Her ne kadar bölge hakkında bir çok varsayımda bulunulsa da aslında biliyoruz ki burada karşımıza çıkan mühendislik dehası türünün tek örneği değil. Tüm dünyada eşit derecede etkileyici taş ustaları örnekleri var.
Puma Punku’nun gizemi, bilim insanlarının yapının nasıl inşa edildiği konusunda kesin bir açıklama getirememesi nedeniyle devam etmektedir. Bugüne kadar pek çok teori ortaya atılmıştır. İlginç bir şekilde, bunlardan biri, Puma Punku’nun inşasında yer alan kişilerin, Türkiye’deki Göbeklitepe’yi inşa edenlerle aynı uygarlık olabileceği iddiasını gündeme getirmiştir.
Ancak bu iddia, bilimsel olarak henüz kanıtlanmamıştır. Yine de, Puma Punku’nun olağanüstü bir geçmişe ve inkar edilemez bir mühendislik dehasına ev sahipliği yaptığı gerçeği tartışılmaz bir şekilde kabul edilmektedir.
Kaynaklar ve İleri okumalar:
- The Mystery of Puma Punku’s Precise Stonework: Yayınlanma tarihi: 16 Mayıs 2015; bağlantı: https://www.amusingplanet.com/
- Puma Punku; a Mystery That May Be Greater Than the Pyramids. Yayınlanma tarihi: 11 Ocak 2021; Bağlantı: https://www.gaia.com/
YolveMacera