KESFET

Hashima Adası: Karanlık Sırlarla Dolu Terk Edilmiş Bir Ada

Hashima Adası, bugün yıkılmaya yüz tutmuş beton yapıları, deniz duvarı ve terk edilmiş binalarıyla boş bir labirent gibi görünüyor. Ancak bir zamanlar, dünyanın en yoğun nüfuslu yerlerinden biriydi.

40 yıldır insanın yaşamadığı Hashima artık yıkılmış merdivenleri ve yıpranmış apartmanlarıyla harabedir.

Japonya’nın güneybatısındaki Nagazaki kıyısında yer alan Hashima Adası, diğer adıyla Gunkanjima, karmaşık ve çarpıcı bir tarihe sahiptir. Uzaktan bakıldığında bir savaş gemisini andırdığı için “Savaş Gemisi Adası” olarak da bilinir. Bugün ürkütücü bir turistik nokta olan Hashima, bir zamanlar yoğun bir deniz madenciliği tesisiydi.

Adanın bu unvanı, yoğun yapılaşmanın oluşturduğu kompakt ve sert görüntüden kaynaklanır. Ancak zamanla insanlar adayı terk etti ve beton yapılar çökmeye başladı. Hashima Adası’nın hikâyesi, bize insanların çekildiği yerlerde doğanın daima bir yol bulduğunu açıkça gösteriyor.

Hashima Adası, bir zamanlar 5000’den fazla insanın yaşadığı canlı ve yoğun bir yerdi. Ancak 1970’lerde adadaki tüm nüfus burayı terk etti. Bugün harabe görüntüsüyle sanki bir nükleer felaketin ardından boşaltılmış gibi görünse de, aslında adanın terk edilmesinin nedeni çok daha farklıydı.

Hashima Adası: Karanlık Sırlarla Dolu Terk Edilmiş Bir Ada
Adanın yoğun yapılaşması, sınırlı alanı nedeniyle oldukça yoğunlaşmış bir görüntü yaratmıştır. Bir Japon savaş gemisine benzemesi nedeniyle Gunkanjima adası ( zırhlı ada anlamına geliyor) olarak da bilinen Hashima adası, 1887’den 1974’e kadar bir kömür tesisi olarak işlev gördü.

Hashima Adasının Endüstriyel Yükselişi ve Düşüşü

Hashima Adası, 1800’lerin sonlarında kömür madenciliği amacıyla kurulan bir yerleşim yeriydi. Madencilik faaliyetlerinin artmasıyla birlikte adada yeni yapılar inşa edildi ve nüfus hızla büyüdü. 1890 yılında ada Mitsubishi tarafından satın alındı. Ardından işçiler ve üst düzey yetkililer, aileleriyle birlikte adaya yerleşmeye başladı. En yoğun döneminde Hashima’da binlerce insan yaşıyordu.

Zamanla adada yüksek katlı binalar yükseldi. Hastane, alışveriş merkezi gibi çeşitli tesisler de inşa edilerek yaşam alanı genişletildi. Hatta Japonya’nın ilk büyük betonarme binası 1916 yılında burada yapıldı. Hashima Adası, bir dönem hızlı Japon sanayileşmesinin adeta amiral gemisi konumundaydı.

Hashima Adası: Karanlık Sırlarla Dolu Terk Edilmiş Bir Ada
Bir kömür madenciliği tesisi olarak gelişirken, Hashima Adası binlerce kişiye ev sahipliği yaptı. 
1959’da 5.259 sayısı ile nüfusu zirve nüfusuna ulaştı. Maden ocağının derinliği denizin 660 metre altına kadar uzanıyordu.

Zamanla sanayide kullanılan hammaddeler değişti ve kömürün yerini petrol almaya başladı. Kömür talebinin neredeyse tamamen bitmesiyle birlikte, Mitsubishi 1974 yılının Ocak ayında adadaki son maden ocağını da kapattı. Bunun üzerine, ada halkı için burada yaşamanın artık bir anlamı kalmadı ve adayı terk ettiler.

İzleyen üç ay içinde ada tamamen boşaltıldı. Hashima Adası bundan sonra uzun yıllar boyunca unutulmuş bir yer haline geldi. Ancak zamanla doğa adayı yeniden ele geçirmeye başlayınca Hashima yeniden dikkat çekti. Yine de, adanın sadece terk edilmiş yapıları değil, unutulmaması gereken karanlık bir geçmişi de bulunuyor.

İkinci Dünya Savaşı Sırasında Hashima Adası

Hashima Adası, Japonya’nın sanayileşme döneminde kömür madenciliğiyle öne çıkan bir yerleşim yeri olarak bilinir. Ancak, 1930’lar ve 1940’larda, özellikle Japonya’nın Kore’yi sömürgeleştirmesi ve Çin’i işgal etmesi sonrasında, ada karanlık bir geçmişe tanıklık etti. Bu dönemde, binlerce Koreli ve Çinli işçi, Japon hükümetinin zorunlu çalışma politikaları kapsamında Hashima Adası’ndaki madenlerde çalışmaya zorlandı.​

Hashima Adası: Karanlık Sırlarla Dolu Terk Edilmiş Bir Ada
Hashima’da binalar giderek çürümeye başladı, ev eşyaları paslandı, binalar şiddetli bir depremle yıkılmış görüntüsü aldı, bitkiler binaların arasında yükselmeye başladı. Bir kimsenin bile yaşamadığı hayalet şehre dönen adada tek hareketlilik, kıyıyı aşındıran dalgaların sesi oldu.

Zorla çalıştırılan işçiler, son derece zorlu ve insanlık dışı koşullarda yaşamlarını sürdürdüler. Yetersiz beslenme, aşırı çalışma, kötü barınma koşulları ve sağlık hizmetlerinin eksikliği nedeniyle birçok işçi hayatını kaybetti. Bazı kaynaklara göre, bu dönemde Hashima Adası’nda ölen Koreli ve Çinli işçilerin sayısı 1.300’ü aşmaktadır .​

1943 yılında zorla Japonya’ya götürülen Güney Koreli bir vatandaşın verdiği röportajda, Hashima Adası’nın bir hapishaneye benzediği ifade edilmiştir. Adadan kaçmaya çalışanlar ya vahşi sularda boğulmuş ya da tutuklanmıştır. Bu tanıklıklar, adadaki yaşam koşullarının ne denli zorlayıcı ve insanlık dışı olduğunu gözler önüne sermektedir .​

2015 yılında Hashima Adası, Japonya’nın Meiji Dönemi Endüstri Devrimi Siteleri kapsamında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi. Ancak, bu karar, Güney Kore ve Çin gibi ülkelerden gelen tepkilere neden oldu. Zira, adanın zorla çalıştırılan işçilerin acı dolu geçmişi yeterince yansıtılmamıştı. UNESCO, Japonya’dan bu tarihi gerçekleri daha açık bir şekilde sunmasını talep etti .​

Günümüzde Ada Ne Durumda?

Hashima Adası: Karanlık Sırlarla Dolu Terk Edilmiş Bir Ada
Adanın bir diğer öne çıkan tarafı ise tsunami ve tayfunlardan etkilenmemesi için çevresinin beton duvarlarla çevrili olması.

Hashima Adası’na, Nagazaki’den kalkan bir botla yaklaşık 30 dakikada ulaşılabiliyor. Yaklaşık bir saat süren turlar sırasında adanın yalnızca belirli bir bölümünü görmek mümkün. Bu durum macera arayan bazı ziyaretçiler için hayal kırıklığı yaratabiliyor. Ancak güvenlik gerekçeleri nedeniyle bu sınırlama zorunlu tutulmuş durumda.

Ada, UNESCO Dünya Mirası statüsü kazandıktan sonra popüler bir turistik destinasyona dönüştü. Yine de Hashima’nın geçmişi hâlâ tam anlamıyla açıklığa kavuşmuş değil ve birçok yönüyle gizemini koruyor.

Mitsubishi, 2009 yılında Hashima Adası’nı Japon hükümetine bedelsiz olarak devretti. Ada, 2012 yılında James Bond filminde kullanılmasıyla yeniden dünya çapında tanındı. Filmde kötü karakter, demir ve moloz yığınlarıyla dolu bu adayı gizli sığınağı olarak kullanıyordu.

Yazımızın devamında Kuzey Sentinel adası hakkında da bilgi alınız. Kuzey Sentinel Adası: Modern İnsanın Ayak Basamadığı Tek Yer


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var

YolveMacera ekibi olarak yaklaşık 25 yıldır yollardayız. Gezmenin, kişinin hoşgörüsünü, yaratıcı yanını ve duyarlılığını artıran bir okul olduğunu ve bu okulun yaşı olmadığını; paylaşmanın da gezmek gibi bir tutku olduğunu biliyoruz. Bu nedenle hem etkinlikler düzenliyor, tutkumuzu paylaşmayı amaçlıyor hem de sizlere kaliteli içerikler üretmeye çalışıyoruz. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca siz de bizimle yeni maceralara, mecralara, dostluklara ve paylaşımlara merhaba demek isterseniz, topluluğumuza dahil olabilirsiniz.

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir