Himalayalar, Hindistan alt kıtasını Avrasya’dan etkili bir biçimde ayıran muazzam ve dramatik bir dağ silsilesidir. Hem görkemi hem de fiziksel büyüklüğüyle adeta gerçeküstü bir manzara sunan bu dağlar, yeryüzünün en genç sıradağları olmasına rağmen “dağların kralı” olarak anılır. Aynı zamanda dünyanın en yüksek zirvesine ve en yüksek 14 dağın tamamına ev sahipliği yapar.

Zirvelerinin hâlâ yükseliyor olması, bu dağların jeolojik olarak hâlâ aktif olduğunu ve sık yapısal değişim geçirdiğini gösteriyor. Himalayalar, Hindistan alt kıtası ile Tibet Platosu arasında kavisli bir çizgi oluşturur ve yaklaşık 2500 kilometrelik bir uzunluğa yayılır.
Himalayalar Tam Olarak Nerededir?
Bu devasa dağ kütlesi, keskin ve girintili çıkıntılı zirveler, buzul çukurları, dar kanyonlar boyunca uzanan buzlu şelaleler ve karmaşık sıradağ yapılarıyla dikkat çeker. Korkutucu derecede etkileyici bu sıradağlar, Hindistan, Nepal, Bhutan, Çin ve Pakistan olmak üzere beş farklı ülkeye yayılmıştır. Himalayalar üç ana paralel sıradağ kuşağına ayrılır: Himadri (Büyük Himalayalar), Himachal (Küçük Himalayalar) ve Şivalikler (Dış Himalayalar).

Himalayalar Nasıl Oluştu?
Yaklaşık 300 milyon yıl önce, Gondwana adı verilen kadim bir süperkıta vardı. Mezozoik Çağ’da (yaklaşık 250–65 milyon yıl önce) bu kıta parçalanarak bugün bildiğimiz Afrika, Avustralya, Güney Amerika, Antarktika, Madagaskar ve Hindistan kıtalarına ayrıldı. Bu bölünme, Atlantik, Pasifik ve Hint okyanuslarının oluştuğu jeolojik döneme denk gelir.
Yaklaşık 100 milyon yıl önce, Hindistan kıtası Afrika’dan ayrıldıktan sonra doğuya doğru hareket etmeye başladı. O dönemde Hindistan, Tetis Okyanusu’nda yüzen yalnız bir ada gibiydi. Sonraki 85–90 milyon yıl boyunca, Madagaskar’dan da koparak kuzeydoğuya doğru sürüklendi. Hindistan levhası, yılda ortalama 18–19 santimetre hızla hareket etti ve sonunda Avrasya kıtasına çarparak birleşti.
Himalayalar, kıtasal levhaların çarpışmasının yeryüzünü nasıl olağanüstü biçimlerde şekillendirebildiğine dair en çarpıcı örneklerden biridir. Yaklaşık 50–60 milyon yıl önce, Hindistan levhasının kuzeye doğru ilerleyişi dramatik bir şekilde yavaşladı ve yılda yalnızca 4–6 santimetreye kadar düştü. Bu yavaşlama, Hindistan ile Asya arasındaki ilk kıtasal çarpışmanın başladığına işaret ediyordu.

Himalayalar’da Yaşam Nasıldır?
Himalaya sıradağları, jeolojik tarih açısından Dünyanın en genç dağ silsilesidir. En belirgin özelliklerinden biri, bu dağların hâlâ jeolojik olarak aktif olmasıdır. Buna karşılık, Hindistan levhasının hareketi sabit bir hızla devam eder. Güncel tahminlere göre, Himalayalar’daki yükselme hızı yılda yaklaşık 1 santimetre olarak ölçülmektedir.
Himalayalar, yalnızca dünyanın en yüksek zirvesine değil, aynı zamanda en ölümcül dağlarından bazılarına da ev sahipliği yapar. Bu devasa doğal bariyer, Alpler’den Güneydoğu Asya dağlarına kadar uzanan bir yay çizerek kıtaları birbirinden ayırır.
Bu sıradağlardan 19 büyük nehir doğar; bunların en büyüğü Brahmaputra ve İndus nehirleridir. Bölgedeki kayaçlarda, hayvan ve bitki fosillerine de rastlanmaktadır. Bu kalıntılar, milyonlarca yıl önce Tetis Denizi tarafından şekillendirilmiş ve adeta “dondurularak” korunmuştur.

Himalayalar, sadece jeolojik değil, biyolojik çeşitlilik açısından da son derece zengindir. Bazı dağların eteklerinde tropikal iklim hüküm sürerken, en yüksek noktalarda hiç erimeyen kar ve buzullar bulunur. Himalaya’dan doğan nehirler, Asya’nın en hayati su kaynaklarını oluşturur. Bu su sistemleri, tıpkı Alpler’deki çayırlar ve buzullarla beslenen akarsular gibi, binlerce kilometre boyunca milyonlarca insanın hayatına yön verir.
Kaynakların sınırlı olması nedeniyle, Himalaya halkı için en temel geçim kaynağı hayvancılıktır. Bu faaliyeti ormancılık, yerel ticaret ve zamanla gelişen turizm takip eder. Dağlık bölgelerde yaklaşık 50 milyon, dağların çevresindeki düz arazilerde ise 450 milyon insan yaşar.
Himalaya Dağları’nda ve eteklerinde yaşayan birçok halk, doğayı yalnızca bir çevre unsuru değil, tüm canlıların koruyucusu ve yaşam kaynağı olarak görür. Zorlu ve kaynakları sınırlı bir coğrafyada yaşayan bu topluluklar için doğa, günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır.
Himalayalar’a Nasıl Ve Ne Zaman Gidilir?

Himalaya Dağları’nda iklim temelde iki ana döneme ayrılır: yaz ve kış. Dağların güney yamaçlarında yaz aylarında ortalama sıcaklık yaklaşık 20°C, kış aylarında ise 18°C civarındadır. Ancak rakım yükseldikçe sıcaklık hızla düşer. 5000 metrenin üzerindeki bölgelerde sıcaklık yıl boyunca donma noktasının altında kalır.
Bu nedenle Himalayalar’ı ziyaret etmek için en uygun dönem destinasyona göre değişir:
- Tibet: Nisan – Ekim
- Nepal: Şubat – Nisan ve Ekim – Kasım
- Butan: Ekim – Aralık
- Hindistan (Himalaya bölgesi): Ekim – Mart
Geçmişte Himalayalar’a ulaşmak yalnızca patika yollarla mümkündü. Günümüzde ise dağ eteklerine kadar ulaşan karayolları sayesinde bu bölgelere erişim kolaylaştı. Yine de bazı yollar yalnızca dört çekişli araçlarla geçilebiliyor.
Bölgedeki hava ulaşımı da gelişti. Katmandu (Nepal) ve Srinagar (Hindistan) şehirlerinde iki büyük havaalanı bulunur. Katmandu Havalimanı hem uluslararası hem de bölgesel uçuşlara açıktır. Nepal ve komşu ülkelerde ayrıca küçük uçaklara uygun yerel pistler de inşa edilmiştir. Kara ve hava ulaşımındaki bu gelişmeler, Himalayalar’daki turizmin büyümesini hızlandırmıştır.
Günümüzde Himalayalar’a yılda 700.000’den fazla turist geliyor. 1990’lı yıllardan bu yana yaşanan %60’lık turizm artışı, yerel halka yeni ekonomik fırsatlar sunarken, aynı zamanda çevresel sorunlara da yol açıyor. Artan insan faaliyeti nedeniyle kirlilik, atık sorunu ve ormansızlaşma gibi tehditler bölgenin doğal dengesini zorluyor. Oysa Himalayalar’ın ekosistemi, sadece bölge halkı için değil, tüm gezegenin sağlığı açısından da hayati önem taşıyor.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- How Did The Himalayas Form?; Yayınlanma tarihi: 16 Haziran 2022; Bağlantı: https://www.scienceabc.com
YolveMacera