Küreselleşmeye, teknolojiye ve ulaşımdaki gelişmelere rağmen, dünyada hala ziyaret edemeyeceğiniz yerler var. Günümüzde uzay araştırmalarına ve Mars’ı kolonileştirmeye odaklanmış olsak da, gerçek şu ki gezegenimizin bazı bölümlerine hala dokunulmamış durumda. Bazı bölgeler ise kimi zamana askeri güvenlik kimi zaman da baska yasal düzenlemeler sonucunda gezginlere hala yasak. Bu yazıda sizlere öne çıkan, isteseniz de giremeyeceğiniz yerlerden bazılarını hatırlatalım.
Surtsey Adası, İzlanda
Surtsey adası, 1963 yılında İzlanda’nın 32 kilometre güneyinde şiddetli bir volkanik patlamanın sonucunda ortaya çıktı. Bu ada gezegendeki en genç adalardan biri olarak biliniyor. Bu da, bilim insanlarının bir ekosistemin doğuşunu ve evrimini sıfırdan gözlemlemesi için eşsiz bir fırsata sahip olduğu anlamına geliyor. Bu büyüleyici olay nedeniyle bu ada herhangi bir insanın erişimine kapatıldı. Dalga ve rüzgar nedeniyle küçülen adanın 2002 itibarıyla boyutu 1.4 kilometrekare. Mevcut erozyon oranına göre Surtsey’in 2100 yılına kadar deniz seviyesinde olabileceğini tahmin ediliyor.
Yılan Adası veya Queimada Grande, Brezilya
São Paulo sahilinden yaklaşık 100 kilometre uzakta bulunan bu ada, kendinizi kaybetmek için ideal bir egzotik yer gibi görünebilir. Ancak gerçek şu ki, ölümcül yılanlar tarafından tamamen istila edildiğinden bu pek de iyi bir fikir değildir. Adada metrekare başına bir ila beş yılan yaşıyor. Ve bu yeterince korkutucu değilse, burada yaşayan yılanların dünyanın en zehirli yılanlarından olduğunu belirtmekte fayda var. Bu nedenle Brezilya hükümeti adayı ziyaret etmeyi açıkça yasaklıyor
Svalbard Tohum Deposu – Norveç
Düşünün ki büyük bir doğal felaket sonucu dünya tümüyle değişime uğradı. Nüfus azaldı, altyapı çöktü, gıda kaynakları dağıldı. Hayatta kalan az sayıda insan her şeyi yeniden kurmak zorunda. Hollywood’a özgü böylesi bir felaket senaryosu durumunda kahramanımız nereye baş vurmalı? Tabii ki Svalbard Tohum Deposu’na. Norveç’in Arktik Svalbard takım adalarından biri olan Spitsbergen adasında 120 metre derinlikte kum taşı içinde gömülüdür bu depo. Kuzey Kutbuna 1300 km mesafedeki tohum deposu dünyanın en iyi korunan, en güvenli yerlerinden biri. Şubat 2008’de açılan depoda dünyanın her bölgesinden 250 milyon adet tohum bulunuyor. Bunlar rutubet, ısı gibi her tür koşulda tohumu koruyacak şekilde dört kat paketlenmiş halde saklanıyor.
Bu depo için Spitsbergen adasının seçilme nedeni, korumayı kolaylaştıracak donmuş topraklarının olması ve deniz seviyesinden 130 metre yüksekte olması. Buradaki tohumların yüzlerce, hatta binlerce yıl korunabileceği belirtiliyor. Ama özel araştırma ya da bitki yetiştirmekle görevlendirilmiş değilseniz depoya girmeniz yasaktır.
Ni’ihau adası – Hawaii
Ni’ihau yerleşim olan en küçük Hawaii adasıdır. Palmiyeleri, nesli tükenmekle yüz yüze olan hayvanları ve turistlerin uğrak yeri olmaması gibi özellikleriyle ideal tatil yeri gibi görünebilir. Ama 180 km kare büyüklüğündeki bu adaya dışarıdan insan gelmesi yasak. Hawaii Kralı Kamehameha 1863’te plantasyon sahibi zengin Robinson ailesine adayı satmış. 1915’e kadar ada yabancılara kapalı kalmış. Bugün adada yerli Hawaiili 130 kişi yaşıyor. Adada ne yol, telefon, kanalizasyon, çeşme suyu, ne de bir bakkal var. Ulaşım at ve bisikletle, elektrik güneş enerjisiyle, erzak ise başka bir adadan botla getiriliyor. Çocuklar her hafta eğitim için kanolarla Kauai adasına taşınıyor.
Fakat bu küçük ada tarihte önemli bir rol oynamış. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon uçakları ABD’nin Hawaii’deki Pearl Harbour limanını bombalarken bir Japon pilot adaya düşmüş ve yerlileri bir hafta boyunca terörize etmişti. Ayrıca 1944’te ABD başkanı Franklin Roosevelt Ni’ihau adasını Birleşmiş Milletler merkezi olmaya aday yerler arasında değerlendirmişti. Bugün ada sakinleri tarafından davet edilmediği takdirde dışarıdan kimsenin adaya girmesine izin verilmiyor. Ama buna rağmen ada üzerinde helikopter turu ya da gemi turları yoluyla uzaktan da olsa ada hakkında bir fikir edinmek mümkün.
RAF Menwith Hill – İngiltere
Kuzey Yorkshire bölgesinde askeri bir üs olan Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) dünyanın en büyük elektronik gözetim merkezi olarak biliniyor. Burada bütün haberleşmelere müdahale edilerek İngiltere ve ABD için istihbarat toplanıyor. Bu gizli merkez 1954’te, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’ndeki iletişim ağlarını denetlemek üzere kuruldu. Bugün ne amaçla kullanıldığını ise kimse bilmiyor. Uluslararası terörizm ve uyuşturucu ticareti eylemlerinin gözetlendiğine, Amerikan uyduları için istasyon olarak kullanıldığına inanılıyor. ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda’nın taraf olduğu ECHELON ya da Beş Göz olarak adlandırılan dinleme sistemiyle bağlantılı olduğu da söyleniyor.
Gizli Arşivler – Vatikan
Belki de dünyanın en özel kütüphanesi olan Vatikan’daki Gizli Arşivler sıradan bir kütüphane değil. Bütün papaların kişisel belgelerini içeren arşiv 8. yüzyıla kadar geri gidiyor. 1881’e kadar Vatikan dışından kimsenin ulaşamadığı ve kilit altında tutulan arşivlere bugün ulaşmak içinse uzun ve ayrıntılı bir başvuru sürecinden geçmek gerekiyor. Ancak tarihi araştırmalar yürüten bir kurumdan özel referanslı uzman ve alimlerin başvuru yapabileceği arşivlerdeki cilt sayısı 35 bini, raf uzunluğu ise 85 km’yi buluyor.
51. Bölge – Nevada, ABD
51. Bölge, ABD Las Vegas’ın 153 km kuzeyinde, Groom Gölü yakınında olup Nevada Test Sahası ve Nellis Hava Kuvvetleri Sahası ile çevrelenmiştir. Sahibi Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı ve Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri olan ve bilindiği kadarıyla uçak ve düşman silahları inceleme, analiz etme ve araştırma merkezi olarak kullanılmakta olan bir bölgedir. Yeni uçakların da test ve geliştirme yeri olarak da kullanıldığına inanılmaktadır. UFO teorilerinin de üzerinde üretilmesi ile ünlüdür. Dünyanın en iyi korunan ve en çok gizli tutulan bölgesi olduğu söylenir
Kuzey Kore’deki 39. Oda
1970’lerin sonlarında oluşturulan 39. odanın Pyongyang’daki İşçi Partisi binasının içinde yer aldığı ve bazı kaynaklara göre adını ilk günlerinde parti merkezinde işgal ettiği ofisten aldığı söyleniyor. Kuzey Kore’nin kurucusu olan Kim Il-Sung’un ölümünden sonra başa geçen oğlu ve ailesinin paralarını kontrol etmek amacı ile kurulmuştur. Kuzey Kore’de bütün Televizyon ve radyo kanalları tamamen devletin kontrolü altındadır. İnternetin bile yasak olduğu diktatörlükle yönetilen Kuzey Kore’de kara para aklama ve yolsuzluk gibi işlerin hükümet eliyle buradan sürdürüldüğü düşünülmektedir. 39. odaya girmenin cezası ölümdür ve ceza giren kişinin ailesine de uygulanır.
Kuzey Sentinel, Andaman ve Nikobar Adaları
Dünyada girilmesi yasak yerler dendiğinde akla elbette Sentinel adası ve diğerleri de gelir. Bu takımadadaki adaların geri kalanı biraz daha büyük ve daha iyi bilinirken, mangrovlarla dolu ve mercanlarla çevrili Kuzey Sentinel, dış dünya tarafından neredeyse hiç dokunulmadan kalmıştır. Bu fikir size cennet gibi gelebilir ama aslında pek de öyle değildir. Coğrafyası onu dünyadaki en izole yerlerden biri haline getirirken, dünyanın temassız kalan birkaç kabilesinden bazılarına bu ada ev sahipliği yapar. Sentinelese olarak anılan bu adanın yerli halkı, modern dünya ile henüz hiç temasa geçmemiştir. Geçmeye çalışan ziyaretçiler için de bu genelde son anlamına gelmiştir. Adadaki yaşamın orijinalliğinin bozulmaması için adaya gitmek Hindistan hükümeti tarafından yasaklanmıştır.
Bhangarh Kalesi, Hindistan
Rajasthan’daki Jaipur ve Alwar arasında, bir zamanlar muhteşem bir krallığın kalıntıları yatıyor. Kale, Amber Kachwaha hükümdarı tarafından 1573’te en küçük oğlu için inşa edildi. Yerel efsaneler, 1783 yılında krallığın yıkılmasının nedeninin kalenin lanetli olması olduğunu belirtir. Burası Hindistan’da “yasal olarak tanınan” tek perili yerdir. Bu nedenle, şafaktan önce veya gün batımından sonra girebilmek için hükümet izni gerekir. Bunun nedeninin kaplan gibi vahşi, gececi hayvanlar ve bölgedeki yapay aydınlatma eksikliği olduğu söylense de, harabelerde başka nelerin gizlendiğini henüz kimse bilmiyor.
Kaynak: 10 fascinating places around the world that are totally forbidden to visitors; Bağlantı: https://www.businessinsider.com/
YolveMacera
