Into The Wild İle Tanıdığımız Christopher McCandless Neden Öldü?

Yönetmenliğini Sean Penn’in yaptığı, 2007 yapımı Into The Wild filmi, dünya sinemasının önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir. İnsan, doğa, hayvan ilişkisi, mülkiyet, insanın kendi gerçeğiyle yüzleşmesi, doğa içinde insan varlığının anlamı gibi pek çok açıdan değerlendirilen bu film, içinde bulunduğumuz yaşamların, bize dayatılan anlamların ne kadar varlığımıza uygun olduğu konusunda bizleri düşünmeye sevk etmektedir. Film Christopher McCandless’in gerçek hikayesinden alıntıdır.

Chris McCandless, Alaska’nın vahşi doğasında tek başına bir yürüyüş yapmakta ısrar eden bir genç adamdı. Ne yazık ki bu yolculuğu bir kaç ay sonra ölümü ile son bulacaktı. Bugüne kadar, ölümünü çevreleyen koşullar belirsizliğini hala koruyor. Filme aşina olsanız bile arka plandaki gerçek hikayeyi duymamış olabilirsiniz. Bu yazı da süreci kısaca ele alalım.

Christopher McCandless Kimdir?

6 Eylül 1992’de bir çift geyik avcısı, Denali Ulusal Parkı’nın hemen dışında eski, paslanmış bir otobüse rastladı. Bölgenin dikkate değer bir simgesi olan bu otobüs, uzun yıllar boyunca gezginler ve avcılar için bir durak noktası olarak hizmet etmişti. Alışılmadık olan, kapısına yapıştırılmış, el yazısıyla yazılmış küçük bir nottu. Belirsiz bir tarihte yazılmış olan bu not, Christopher McCandless imzasını taşıyordu.

Christopher McCandless
Christopher McCandless’in bulunduğu otobüsün film için yapılan birebir kopyası

Otobüsün içinde, sonrasında 19 gün önce öldüğü anlaşılacak olan Chris McCandless’ın cansız bedeni vardı. Ölümü, hayatıyla ilgili yıllarca sürecek bir soruşturmayı ateşleyecekti. Bu olaylar ve hikayesi de 1996’da Jon Krakauer’in Into The Wild adlı kitabını yazmasıyla ölümsüzleşecekti.

Soruşturmalar sonucunda Nisan 1992’de McCandless’ın Güney Dakota’dan Fairbanks, Alaska’ya otostopla gittiği anlaşıldı. Genç adam yolculukları sırasında kendisini kısaca “Alex” olarak tanıtmıştı. Yolculuğu sırasında tanıştığı ve muhtemelen son görüştüğü insan Jim Gallien olmuştu. Gallien ayrıca onu uyarmıştı. Çünkü McCandless’ın vahşi doğada hayatta kalma yeteneği hakkında bazı şüpheleri vardı. Alaska’nın vahşi doğasının hata kabul etmediğini kendisi çok iyi biliyordu.

Ancak genç maceracı Christopher McCandless oldukça inatçıydı. Gallien’in hatırladığına göre, üzerinde yalnızca hafif bir sırt çantası, on kiloluk bir pirinç çuvalı, bir Remington yarı otomatik tüfek ve Gallien’in kendisine verdiği bir çift bot vardı. Pusulası veya saati yoktu. Sahip olduğu tek haritayı da Gallien’in kamyonunda bırakacaktı.

Alaska Vahşi Doğasında Umutsuz Hayatta Kalma Çabası

denali national park
Denali Ulusal Parkı.

Gallien, 28 Nisan 1992’de onu parkın batısındaki Stampede Patikası’nın başında bıraktı. McCandless, Gallien’e kamerasını verdi ve vahşi doğaya gitmeden önce bir fotoğraf çekmesini istedi. Chris McCandless, Bering Denizi’nin batısına kadar uzanan uzun bir yürüyüş planlamış olsa da, muhtemelen kamp kurmak için harika bir yer gibi göründüğü için, yolculuğunun 30 km kadar ilerisinde paslı eski bir otobüste durdu.

Yaklaşık 16 hafta boyunca, Chris McCandless bu otobüste yaşayacaktı. Günlük kayıtların yaşadığı zorlukları ve maceralarını yazdı. Notlardan anlaşıldığı üzere zorlu bir ilk haftanın ardından McCandless yavaş yavaş yeni yaşam tarzına alışmıştı. Bu süre içinde 5 kilo pirinç, patates tohumları, ufak kalibre tüfeğiyle vurduğu kirpi, sincap, kuş, yaban geyiği gibi hayvanların etleriyle hayatta kalabilmeyi başardı. Yerel bitkileri anlatan birkaç kitabı sayesinde bulabildiği bitkileri de tüketti. Bu süreçte hayatta kalmasında otobüsün katkısı büyüktü.

Christopher McCandless
Chris McCandless’in kamyondan indiğinde çektirdiği son fotoğrafı

İki ay sonra, Chris McCandless geri dönme kararı verdi. Eşyalarını topladı ve 3 Temmuz’da medeniyete dönüş yolculuğuna başladı. Ne yazık ki mevsim değişmiş ve daha önce donmuş Teklanika Nehri üzerinde yürüdüğü yol çözülmüştü. Bu nehri geçmesine imkan yoktu. Elinde bir haritada olmadığı için yakınlarda bir yerleşim noktası olduğundan da haberdar değildi. Sonucunda çareyi bir kez daha otobüsüne dönmekte buldu. 8 Temmuz’da otobüse vardıktan sonra McCandless’ın günlük kayıtları giderek kısalmaya başladı. Otobüste kalışının 107. gününde yazdığı günlükteki son yazıda sadece “Güzel Mavi Meyveler” yazıyordu.

Christopher McCandless Neden Öldü?

Chris McCandless’ın ölüm nedeni onlarca yıldır tartışılıyor. İlk varsayım, onun açlıktan ölmüş olduğuydu. Ancak, Chris McCandless’ın hikayesini aktaran ilk gazeteci olan Jon Krakauer başka bir sonuca vardı. Yiyecek kaynaklarını ayrıntılarıyla anlatan günlük kayıtlarına dayanarak, McCandless’ın zehirli Hedysarum alpinum tohumları yemiş olabileceğini dile getirdi.

hedysarum alpinum fr jsachs
Hedysarum alpinum, Fabaceae familyasından, Kuzey yarımkürede Kuzey Amerika’da Alaska, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Asya’da Rusya’da Sibirya, Moğolistan, Çin’de Mançurya’da, Keşmir’de yetişen, kazık kökleri yenebilen çok yıllık bitki türü.

Sağlıklı bir insanda, tohumlar tehlikeli olmaz. Çünkü içlerindeki toksin genellikle mide asidi ve bağırsak bakterileri tarafından etkisiz hale getirilir. Ancak açlıkla boğuşan bir kişi için bu tohumları yemek gerçekten tehlikelidir. Başka bir teori de tohumların uygunsuz ortamda saklanması sonucunda oluşan küf nedeniyle öldüğü idi.

Sonuç olarak sayısız soruşturmaya rağmen, McCandless’ın nasıl öldüğünden ve son anlarında ne düşündüğünden hala tam olarak emin değiliz. Ölümünün ardından kamerasında, kendi portreleri de dahil olmak üzere yolculuğunu detaylandıran düzinelerce fotoğraf bulundu. Bu fotoğraflara bakarak giderek vücudunun tükendiğini görmek mümkün.

Chris McCandless

Günümüzde birçok genç, medeniyetten uzaklaşma ve kendi başına hayatta kalma duygusunu paylaşıyor. Onlara göre Christopher McCandless bu idealin bir temsilidir. Ancak trajik ölümü ise deneyimsiz bir biçimde doğada hayatta kalmanın bir insanın başına neler getirebileceğinin bir uyarıcısıdır.


Bu yazılarımıza da göz atmanızı öneririz


Kaynaklar ve ileri okumalar

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu