Louise Boyd: Sosyeteden Kutup Kaşifliğine Bir Gezgin
19. ve 20. yüzyılda keşif yapmak isteyen herkesin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, bir seferi finanse edecek kaynakları bulmaktı. Genç Louise Boyd bu konuda diğerlerinden farklı bir avantaja sahipti.

San Francisco’lu bir yatırım bankacısı olan John Franklin Boyd ile eşi Louise Cook Arner’in üç çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Louise, ayrıcalıklı bir ortamda yetişti ve nitelikli bir eğitim aldı. Ne yazık ki, iki erkek kardeşi kalp hastalığından hayatını kaybetti. Bu kayıpların ardından Louise hem tek çocuk hem de ailenin büyük servetinin tek varisi oldu.
Ailesiyle birlikte Avrupa’yı dolaşan Boyd, zamanla yaşlanan anne babasına bakmaya ağırlık verdi. 1919 ilkbaharında, 31 yaşındayken, o dönem bir kadın için neredeyse hayal bile edilemeyecek bir şey yaptı: Buffalo’ya trenle gidip bir otomobil satın aldı ve Amerika Birleşik Devletleri’ni kendi başına baştan sona katetti.
O yıllarda asfalt yollar yoktu; toprak yollar, patikalar ve zorlu arazilerde sürmek gerekirdi. Bu seyahatler, Boyd’un seyahate olan ilgisinin, yazı yazma ve fotoğrafçılıkla nasıl bütünleşebileceğini fark etmesini sağladı.
Anne ve babasını 1919 ve 1920 yıllarında peş peşe kaybettikten sonra, artık hem yalnız hem de varlıklı bir kadın olarak, 1924’te Norveç’e seyahat etti. Bir deniz yolculuğunda ilk kez kutup buzullarıyla karşılaştığında hayran kaldı. Ve o an, bir tutkuya dönüştü.

Bir Keşif Diğerini Getirir
Kutup buzullarına duyduğu hayranlık içini yakar yakmaz, Louise Boyd ilk büyük keşif gezisinin planlarına başladı. Üstelik sadece hayal kurmakla kalmadı; ciddi anlamda ciddiye alındı. 1925 yılında, ünlü kutup kâşifi Roald Amundsen’in daha önce kullandığı Hobby adlı gemiyi kiralayarak ilk keşif yolculuğuna çıktı.
Bu ilk sefer sırasında medyanın ilgisini fazlasıyla çekti. Özellikle kutup ayısı avına dair haberler manşetleri süsledi. Basın, cesareti ve maceraperestliği karşısında ona “Arktik’i Evcilleştiren Kız” lakabını verdi. Boyd, kısa sürede sıradan bir gezginden öte, Arktik keşifleriyle tanınan bir figür haline geldi. Ve bu, daha birçok yolculuğun başlangıcıydı.

Bu, zengin bir mirasçının kendini eğlendirme çabasından çok daha fazlasıydı. Louise Boyd, 1928’de ikinci kutup seferini planlarken, dünyayı sarsan bir haber yayıldı: Roald Amundsen, bir kurtarma görevi sırasında kaybolmuştu. Boyd, o sırada Hobby gemisini çoktan kiralamıştı ve tereddüt etmeden Norveç hükümetine hem kendisini hem de gemisini arama çalışmaları için tahsis etmeyi teklif etti.
Amundsen ve ekibi bulunamadı, ancak Boyd’un bu özverili katkısı takdirle karşılandı. Norveç tarafından Saint Olav Nişanı Şövalye Haçı ile ödüllendirildi. Böylece Boyd, bu onuru alan ilk Amerikalı kadın ve tarihte bu nişanı kazanan üçüncü kadın oldu. Maceraları artık sadece kişisel bir keşif tutkusu değil, uluslararası saygı gören bir bilimsel ve insani çabanın parçasıydı.

Louise Boyd Kuzey Kutbu üzerinde uçan ilk kadın olacaktı
1930’lar boyunca Boyd, Grönland’ın doğu ve kuzey kıyılarındaki engebeli ve vahşi bölgelerde keşifler yaptı; yüzlerce bitki örneğini belgeleyip fotoğrafladı.
Bu çalışmaları o kadar değerliydi ki, Grönland’ın doğusunda bir fiyort onun onuruna “Louise Boyd Land” olarak adlandırıldı. Üstelik Boyd’un topladığı veriler, günümüzde iklim değişikliği üzerine yapılan araştırmalarda hâlâ kaynak olarak kullanılmaktadır.
Akademik dünyada da ses getiren çalışmaları, Amerikan Coğrafya Derneği tarafından yayımlandı ve onu bilimsel bir otorite haline getirdi. 1934 yılında Uluslararası Coğrafya Kongresi’ne delege olarak seçilerek bu alandaki yerini sağlamlaştırdı. Boyd, yalnızca cesur bir kaşif değil, aynı zamanda bilimsel bilgiye kalıcı katkılar sağlayan bir araştırmacı olarak da tarihe geçti.
Grönland, Kuzey Kutbu ve Arktik bölgesine dair derin bilgisi, II. Dünya Savaşı’nın başında Louise Arner Boyd’u Amerika Birleşik Devletleri için stratejik bir değer haline getirdi. O dönemde yazmakta olduğu bir kitabı yayımlamaması istendi ve bunun yerine, Grönland’ın batı kıyısından başlayarak Baffin Adası ve Kanada’daki Labrador bölgesine kadar uzanan bir keşif seferini yönetmesi için görevlendirildi. Savaştan sonra, araştırmalarını The Coast of Northeast Greenland adlı kitabında topladı ve yayımladı.
Ancak içindeki macera arzusu hiçbir zaman sönmedi. Bu tutkuyu bastırmanın tek yolu, yeni bir keşifti. Kararını verdi: Daha önce yalnızca efsanevi kâşif Roald Amundsen’in gerçekleştirdiği bir başarıyı tekrarlayacak ve bunu yapan ilk kadın olacaktı. 1955 yılında, özel olarak kiraladığı bir uçakla Kuzey Kutbu’nun üzerinden uçan ilk kadın olarak tarihe geçti.
Bu tarihi uçuşun ardından San Francisco’daki evine döndü ve hayatını üyesi olduğu bilimsel ve coğrafi topluluklara adadı. 1960 yılında, Amerikan Coğrafya Cemiyeti’nin yönetim kuruluna seçildiğinde bir ilki daha gerçekleştirmiş oldu: Cemiyetin yönetimine seçilen ilk kadın.
14 Eylül 1972’de hayatını kaybettiğinde, yıllarca süren keşif gezilerinde yaptığı büyük harcamalar nedeniyle servetini tüketmişti. Ancak geriye çok daha değerli bir miras bıraktı: Kendi seçtiği yolu özgürce yaşamış bir hayat. Üç kitap, binlerce fotoğraf, filmler ve onlarca bilimsel bitki örneği onun izlerini taşıyor. Louise Arner Boyd’un adı bugün çok sık anılmıyor olabilir, ama o adın taşıdığı cesaret, merak ve kararlılık kesinlikle hatırlanmaya değer.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
The Double Life of a California Socialite Who Became a Leading Arctic Explorer; yayınlanma tarihi: 14 Şubat 2019; Bağlantı: The Double Life of a California Socialite Who Became a Leading Arctic Explorer/
YolveMacera