Pergamon’dan Bergama’ya Kültür ve Medeniyetin İzleri

8500 yıllık tarihiyle dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Bergama, İzmir’e yaklaşık 100 kilometre uzaklıkta, Bakırçay havzasında yer alır. Helenistik Dönem’in en görkemli yerleşim merkezlerinden biri olan bu antik kent, M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir.

bergama
Antik Pergamon kenti, Kale Tepesi’nde inşa edilmiş olup Helenistik Dönem’in mimari harikalarından biri olarak kabul edilir. Teraslar üzerine kurulan bu görkemli kent, tapınakları, tiyatroları, kütüphanesi ve sosyal alanlarıyla dikkat çeker.

Helenistik Dönemin en görkemli yerleşim merkezlerinden biri olan Bergama’nın tarihi, MÖ yedinci yüzyıla kadar gitmektedir. Zaman içinde Hristiyanlığın yayılması ile kutsal yedi kiliseden biri burada kurulmuştur. Kent MS 716’da Arap akınları ile zarar görmüş,1341 de ise Osmanlı hakimiyetine geçmiştir.

Bergama ismi, antik Pergamon kelimesinden türemiş olup, “korunaklı kale” anlamına gelir. Bu isim, kentin stratejik ve mimari yapısını mükemmel bir şekilde yansıtır. Kentin en üst kısmına, “Kale Tepesi” olarak bilinen bölgeye kurulan Pergamon, zamanla yamaçlardan ovaya doğru genişleyerek Helenistik Dönem’in en etkileyici yerleşim merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Bugün teleferikle kolayca ulaşılabilen Akropol, 330 metre yükseklikte yer almakta olup, çıkış sırasında muhteşem bir Bergama manzarası sunar. Akropol, yalnızca Bergama’nın değil, antik dünyanın mimari harikalarından biri olarak kabul edilir.

Bu alanda yer alan Demeter Kutsal Alanı, Hera Kutsal Alanı ve tiyatro terasının kuzey ucundaki, tamamen İon tarzında ve mermerden inşa edilmiş Dionysos Tapınağı, dönemin mimari yetkinliğini sergileyen yapılardır.

bergama 1
Ören yerindeki en görkemli yapılardan bir diğeri, baş döndüren yüksekliğiyle Traian Tapınağı’dır. Tapınağın üç tarafı galerilerle çevrilidir.
Traian Tapınağı – Fotograf: Ahmet Yapan

Pergamon, Haziran 2014’te UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış ve “Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı” olarak tescillenmiştir. Bugün Bergama, antik kalıntıları, müzeleri ve etkileyici manzaralarıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmektedir.

Pergamon Antik Kenti Nasıl Keşfedildi?

Pergamon Antik Kenti’nin keşfi, 19. yüzyılın sonlarına dayanır. 1870’li yıllarda Osmanlı topraklarında, özellikle Batı Anadolu’da arkeolojik kazılar büyük bir ivme kazanmıştı. Bu dönemde, Alman mühendis ve arkeolog Carl Humann, bölgedeki antik kalıntılara olan ilgisiyle ön plana çıktı.

Carl Humann, Batı Anadolu’da yollar ve altyapı projeleri üzerinde çalışırken Bergama çevresindeki antik kalıntılara rastladı. 1874 yılında Pergamon’da düzenli kazı çalışmalarına başladı ve bu kazılar sırasında antik kentin görkemli yapıları gün yüzüne çıkarıldı.

zeus sunağı
Bergama Sunağı, antik dönemin en önemli sanatsal ve mimari başarılarından biri olarak kabul edilir. Ancak bugün bu eşsiz eser, yerinden taşınarak Almanya’nın Berlin şehrindeki Pergamon Müzesi‘nde sergilenmektedir.

Kazıların en önemli keşiflerinden biri Zeus Sunağı oldu. Bu büyük ve görkemli yapı, Galatlara karşı kazanılan zaferin anısına yapılmış ve kabartmalarında tanrıların devlerle mücadelesi detaylı bir şekilde işlenmişti. Carl Humann, Bergama Sunağı’nı büyük bir dikkatle inceledi ve Osmanlı hükümetinin izniyle bu eşsiz eseri parçalara ayırarak Berlin’e taşıdı.

Zeus Sunağı’nın taşınması, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu ile Almanya arasındaki güçlü diplomatik ilişkilere dayanıyordu. Osmanlı hükümeti, Carl Humann’a kazı ve eserleri taşıma izni verdi. Günümüzde Zeus Sunağı, Almanya’nın başkenti Berlin’de bulunan Pergamon Müzesi’nde sergilenmektedir.

bergama tiyatro
Dünyanın en dik (yaklaşık 70 derece) tiyatrosu da yine Akropol’de yer almaktadır. 10.000 kişilik tiyatronun 80 sıralı seyir bölümünün en üst sırası ile orkestra arasında 36 m’lik bir kot farkı vardır.

Kazılar sırasında Zeus Sunağı’nın yanı sıra Pergamon’un diğer önemli yapıları da keşfedildi. Athena Tapınağı, Traian Tapınağı, Pergamon Kütüphanesi ve dünyanın en dik tiyatrosu olarak bilinen Pergamon Tiyatrosu, kazılarda ortaya çıkarılan önemli yapılar arasında yer aldı. Bu kalıntılar, Helenistik Dönem’de Pergamon’un ne kadar gelişmiş bir kültürel ve mimari merkez olduğunu ortaya koymuştur.

Carl Humann’ın çalışmaları, antik Pergamon’un dünya genelinde tanınmasına ve Helenistik Dönem’in zengin kültürel mirasının daha iyi anlaşılmasına olanak sağladı. Ancak, kazılar sırasında bölgeden eserlerin taşınması, bugün bile tartışma konusu olmaya devam etmektedir.

Pergamon’da Kimler Yaşadı?

Pergamon’un yerleşim tarihi, yaklaşık MÖ 7. yüzyıla kadar uzanır. İlk yerleşen topluluklar hakkında sınırlı bilgi olsa da, bölgenin konumu ve verimli Bakırçay Havzası, burayı cazip bir yaşam alanı haline getirmiştir.

Pergamon, MÖ 3. yüzyıldan itibaren Helenistik Dönem’in en önemli kültürel ve siyasi merkezlerinden biri haline geldi. Attalos Hanedanı, Pergamon Krallığı’nı kurarak kenti bir başkent olarak şekillendirdi. Attalos Hanedanı döneminde Pergamon, sanat, bilim ve mimarlıkta büyük bir gelişme yaşadı.

kizil avlu
Kızıl AvluBüyük ölçüde tuğlayla inşa edilen ama mermer bezemeleri olan “Kızıl Avlu”, antik dünyanın en büyük dinsel binalarından biridir. İmparator Hadrianus döneminde yapılan bu tapınak, Mısır ilahları Serapis, isis ve Horus’a adanmıştı.

MÖ 133 yılında, Pergamon Krallığı’nın son hükümdarı III. Attalos’un vasiyeti üzerine kent, Roma İmparatorluğu’na devredildi. Pergamon, Roma mimarisi ve kültürüyle harmanlandı; Traian Tapınağı gibi yapılar inşa edildi. Roma İmparatorluğu’nun bölünmesinden sonra Pergamon, Bizans İmparatorluğu’nun bir parçası haline geldi. 14. yüzyılda ise, Pergamon, Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına katıldı.

Sonuç Olarak

Bergama, antik dünyada bilgi, sanat, tıp ve mimarlık alanında birçok ilke imza atmış bir kültür merkezidir. Parşömen kağıdının icadıyla yazılı kültüre büyük katkı sağlamış, dünyanın en dik tiyatrosu ve 200.000 yazma eserle donatılmış Pergamon Kütüphanesi ile Helenistik dönemin bilim ve sanat merkezi olmuştur.

Ayrıca, antik dünyanın ilk psikiyatri hastanesi olan Asklepion’da müzik ve su sesleriyle hastalar tedavi edilerek modern tıbba öncülük edilmiştir. Zeus Sunağı ve Traian Tapınağı gibi anıtsal yapılar ise Bergama’nın dini ve mimari önemini vurgulamaktadır.

Antik çağa bir yolculuk yapmak isterseniz mutlaka Bergama’yı görmelisiniz. Oturduğunuz yerden bölge hakkında biraz daha fikir edinmek isterseniz bu bağlantıyı ziyaret edebilirsiniz.

Kaynaklar ve ileri okumalar:

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu