ÖĞREN

Roseto Etkisi: Bir İtalyan Kasabasının Bize Öğretisi

Roseto Valfortore, İtalya’da, Roma’nın güneydoğusunda, Apenin Dağları’nın eteklerine kurulmuş küçük ve eski bir kasabadır. Ortaçağ köylerini andıran bu yerleşim yeri, geniş bir meydanın çevresinde şekillenmiştir. Yamaçlara doğru uzanan dar taş merdivenlerin iki yanında, kırmızı kiremit çatılı, birbirine bitişik iki katlı evler sıralanır. Kasaba, hem mimarisiyle hem de dokusuyla geçmişin izlerini taşır.

Roseto Valfortore

Bu yerleşimin adını taşıyan “Roseto Etkisi”, sağlıklı yaşamın yalnızca ne yediğimizle ya da genetik yapımızla açıklanamayacağını göstermesi açısından çarpıcı bir örnektir. Araştırmalar, bu kasabada kalp krizi oranlarının beklenenden çok daha düşük olduğunu ortaya koymuştur. İlginç olan ise, bu durumun diyet ya da tıbbi imkânlardan çok, güçlü sosyal bağlar ve dayanışma kültürüyle ilişkili olmasıdır.

Roseto Etkisi Nedir?

1964 yılında bir çalışma, Amerika Birleşik Devletleri’nin Pennsylvania eyaletinde yer alan küçük bir kasaba olan Roseto’daki yeni İtalyan göçmenlerin sağlık durumunu inceledi. Araştırma, kasabanın doktorunun şaşkınlığı üzerine başlatıldı. Doktor, Roseto sakinlerinin kalp hastalıklarına karşı neredeyse bağışıklık göstermesini anlamlandıramamış ve durumu yetkililere bildirmişti. Bunun üzerine, eyalet ve federal hükümetlerin desteğiyle kapsamlı bir istatistiksel nüfus araştırması yürütüldü.

Roseto Etkisi

Roseto’daki sağlık verileri, çevre kasabalarla karşılaştırıldı ve ilk sonuçlar hayret vericiydi. 1955 ile 1961 yılları arasını kapsayan yedi yıllık dönemde:

  • 47 yaş altındaki hiçbir Rosetolu kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetmemişti
  • 55 yaş altı erkeklerde kalp hastalığı tamamen yoktu
  • 65 yaş üstü erkeklerde kalp krizi oranı ulusal ortalamanın yarısı kadardı
  • Tüm nedenlere bağlı ölüm oranı diğer yerlere kıyasla %35 daha düşüktü

Bu veriler, kasaba doktorunun gözlemlerini doğruladı. Araştırmanın devamında Rosetoluların bu olağanüstü sağlık durumunun nedenleri incelendi ve bulgular “Roseto Etkisi” olarak anılmaya başlandı.

Rosetolulara kalp hastalıklarına karşı bu denli güçlü bir direnç kazandıran şey neydi?

Araştırmacılar da aynı soruyu sordu ve ilk olarak en bariz faktörü, yani beslenmeyi inceledi. İtalyan göçmen oldukları için, Rosetoluların mutlaka zeytinyağı, balık ve taze sebzelerden oluşan sağlıklı bir “Akdeniz diyeti” uyguladıkları varsayıldı. Fakat durum tam tersiydi.

Araştırmalar, Rosetoluların ekonomik olarak balık tüketemeyecek durumda olduklarını ve bunun yerine yüksek yağlı köfte, sosis gibi yiyeceklerle beslendiklerini ortaya koydu. Günlük kalorilerinin yaklaşık %40’ı yağdan geliyordu. Üstelik bu yağlar da “sağlıklı” yağlar değildi; Rosetolular tüm yemeklerini geleneksel domuz yağıyla kızartıyorlardı.

Beslenmenin dışlanmasıyla birlikte, araştırmacılar bu kez yaşam tarzına odaklandı. Acaba iş ve boş zaman alışkanlıkları mı bu farkı yaratıyordu? Ancak burada da şaşırtıcı sonuçlarla karşılaşıldı. Rosetolular çok çalışkan insanlardı, ama çoğu taş ocaklarında ya da madenlerde, zor ve tehlikeli koşullarda çalışıyordu. Boş zamanlarında ise bolca şarap içiyor, puro tüketiyorlardı

‘’Roseto Etkisi’’ bize, sağlıklı yaşamın, sadece yediğimiz içtiğimizden ibaret olmadığını göstermesi nedeniyle önemlidir.

Bu sonuçlar araştırmacıları tamamen çıkmaza soktu. Diyet ve yaşam tarzı elenince, araştırma ekibi başka tüm olası etkenleri incelemeye başladı: etnik köken, su kaynağı, çevresel faktörler ve akla gelebilecek diğer tüm unsurlar değerlendirildi. Ancak sonunda şu sonuca vardılar: Roseto’daki kalp hastalıklarının olağanüstü derecede düşük olmasının nedeni, bu faktörlerden hiçbiriyle açıklanamazdı. Başka bir şey, daha derin ve görünmez bir etki bu sonucu yaratıyor olmalıydı.

Sır Roseto’nun kendisi olmalıydı ki gerçekten öyleydi. Kasaba halkı ile zaman geçiren araştırmacılar, Rosetoluların birbirleri ile samimi ilişkilerini gözlemledi. Kasabanın sosyal yapısının altında yatan geniş aile klanları hakkında bilgi sahibi oldular. Kaç evde üç kuşağın bir arada yaşadığını ve büyük annelerle büyük babalara nasıl saygı duyulduğunu gördüler.

Araştırmacılar, başka hiçbir faktörle açıklanamayan bu durumu sonunda şöyle özetledi: “Aile ilişkilerinin niteliği ve sosyal ortam, kalp krizine bağlı ölümlerin oluşmasında ya da bu ölümlerden korunmada etkili olabilir.” Başka bir deyişle, insanın diğerleriyle olan ilişkileri kalp hastalığı riskini etkileyebilir.

Kalp Sağlığı İle Sosyal İlişkilerin İlişkisi Nedir?

O dönemde bu tür bir iddia fazlasıyla radikaldi. 1960’ların başlarında doktorların yalnızca üçte biri sigaranın akciğer kanserine yol açtığını kabul ediyordu ve beslenmenin sağlık üzerindeki etkisi ise daha yeni yeni ciddiye alınmaya başlamıştı. Bu ortamda, kişisel ilişkilerin kalp hastalıklarını etkileyebileceğini öne sürmek tıp dünyasının alışık olmadığı, sarsıcı bir yaklaşımdı.

İzleyen yıllarda araştırmacılar, eleştirilere karşı çalışmalarını savunmakla kalmadı, hipotezlerini test etmek için bir adım daha attılar. Finansal destek alarak 30 yıl sonra Roseto’ya geri döndüler.

Bu kez kasabanın giderek “Amerikanlaştığını”, insanlar arasında dayanışma ve topluluk ruhunun zayıfladığını gözlemlediler. Aile yapısı çözülmüş, bireyler arasındaki bağlar kopmuştu. Araştırmacılar, bu sosyal çözülmenin ardından kalp hastalıkları ve ölüm oranlarının, çevre kasabalarla benzer seviyelere yükseleceğini öngördü. Ve gerçekten de, Roseto Etkisi zamanla kayboldu.

Beklendiği gibi, araştırmacılar geri döndüklerinde Roseto ile çevre kasabalar arasında, geçmişte sosyal dayanışmanın ve topluluk bütünlüğünün güçlü olduğu dönemlerde belirgin ölüm oranı farkları olduğunu doğruladılar. Ancak bu farklar, toplumsal ilişkilerdeki çözülmeyle birlikte zamanla ortadan kalkmıştı. Bu bulgular 1992 yılında American Journal of Public Health dergisinde hakemli bir çalışma olarak yayımlandı.

Sonuç Olarak

Roseto çalışması, kalp hastalıklarının gerçek nedenine dair son derece değerli — ancak büyük ölçüde göz ardı edilen — bir bakış açısı sunar.

Tıbbi araştırmalar beslenmenin kalp hastalıkları üzerinde etkili bir faktör olduğunu göstermiştir; ancak bu çalışma, yeme alışkanlıklarının sanıldığı kadar belirleyici olmadığını, asıl etkinin insanlar arasındaki ilişkilerde yattığını ortaya koyar. Roseto’nun bize öğrettiği belki de en önemli şey şudur: Sağlık sadece bedenle değil, birbirimizle nasıl yaşadığımızla da ilgilidir.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • The Roseto Effect: The Amazing Power of Relationships for Heart Health. Yayınlanma tarihi: 26 Haziran 2016; Bağlantı: https://medium.com/
  • Egolf B, Lasker J, Wolf S, Potvin L. The Roseto effect: a 50-year comparison of mortality rates. Am J Public Health. 1992 Aug;82(8):1089-92. doi: 10.2105/ajph.82.8.1089. PMID: 1636828; PMCID: PMC1695733.

YolveMacera

Sibel Çağlar

Merhaba. Matematik öğretmeni olarak sürdürdüğüm hayatıma ilerleyen süreçte doğa sporlarını ve içerik üreticiliğini eklemeyi tercih ettim. Bilim, tarih ve coğrafya ilgi alanlarımın başında geliyor. Severek üretiyorum ve ürettiklerimi yayınlıyorum. Yolculuğumda bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir