
Sarıkeçili Yörükleri kısaca Sarıkeçililer, Türkiye’nin güneyinde Akdeniz ve Toros dağları arasında halen konargöçer bir şekilde yaşamlarını sürdüren bir Türk topluluğudur. Yörükler, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ettikleri 11. yüzyıldan bu yana geleneksel yaşam tarzlarını devam ettirmektedirler.
Bu nedenle baharın gelişiyle birlikte, Mersin’deki kışlıklarından yola koyuluyorlar. Atalarının yüzlerce yıl boyunca izledikleri göç güzergahını takip ederek yüksek geçitleri aşarlar. Sarıkeçililer, kendi dünyalarını sırtlarında taşımaya devam eden bir Yörük aşiretinin son göçerleridir.

Tüm hayatlarını çadırlarda geçirip yayla ve kışlakta keçi-koyun besleyen yörükler, havaların ısınmasıyla sahilden yaylalara doğru göçmeye başlarlar. Yolculuklarını uygun yerlerde 2-3 gün konaklayarak geçirirler. Sonbahardahavaların soğuması ile birlikte aynı şekilde sahile geri dönerler. Göç esnasında, su kaynaklarına göre uygun buldukları yerlerde bir ya da birkaç gün konaklarlar. Bu döngü, onlar için bir yaşam biçimidir.
Sarıkeçililer Yeryüzünün Masal Kahramanlarıdır
11. yüzyıldan itibaren kendilerine Türkmen de denilen Oğuzlar’ın Türkiye Türkleri ile İran, Azerbaycan, Irak ve Türkmenistan Türkleri’nin ataları oldukları bilinmektedir. Sarıkeçililerin bütün varlığı deve, davar ve deve sırtında taşınan ev eşyalarıdır. Hayvanlar mal olmanın çok ötesinde, birer yoldaştır. Bu nedenle her keçi sahibinin sesini, her yörük de keçisinin adını bilmektedir. Sürüdeki oğlaklar ise genellikle çocukların gözetimine bırakılır. Çocuklar oğlak büyüyene kadar onunla ilgilenir, onu besler. Oğlak büyüdüğünde ise kendisine hangi çocuk baktıysa, onun keçisi olur.

Sarıkeçililer birlikte konaklamazlar. Çadırlarının ikisini bir arada görmek mümkün değildir. Çadırlarını birbirlerine yaklaşık 500 metre uzaklığa kurarlar. Her hane, sahibinin 100’ün üzerindeki hayvan sayısının
olduğundan birbirine karışmaması ve özel hayatlarının gizliliği açısından bu uygulanmaya zorunludur
Sarıkeçililerin yaşam alanları günden güne daralıyor.
Özellikle Toroslarda keçilerin ormana girmesine yönelik yasaklar, bu coğrafyanın belleğini taşıyan bir topluluğu yok etme noktasına getiriyor. Oysa Sarıkeçililer, binlerce yıl süren bir kültürün son temsilcileri ve bu kültürün yaşatılması için desteğe ihtiyaçları var. Sarıkeçililer, her baharda yaşamın özünü yeniden yakalıyor. Yıllar geçiyor, mekanlar değişiyor, ama göçebe ruh değişmiyor.
YolveMacera