Kaunos Kaya Mezarları: Bir Zamanın İhtişamından Bize Kalan Önemli Miras

Kaunos, Köyceğiz Gölü’nü Akdeniz’e bağlayan Dalyan Çayı’nın (Calbis) batı kıyısında, Dalyan
Beldesi’nin hemen karşısındaki Çandır Köyü’nün sınırları içindedir. Antik dönemde bir liman kenti
olan şehir, Dalyan Deltası’nın oluşması nedeniyle bugün deniz kıyısından uzaklaşmıştır. Dalyan yerleşmesinin hemen karşısında bulunan 2.400 yıllık kaya mezarları ise dünyada ve ülkemizde neredeyse Kaunos antik kentinden daha fazla tanınmaktadır. 

Arkeolojik belgelere göre tarihi MÖ 10. yüzyıla kadar giden Kaunos’un, çok daha eski bir yerleşim yeri olduğu tahmin edilmektedir. Bulunan belgeler ve kalıntılar, Kaunos’un bir zamanlar büyük
bir ekonomik güç ve kendi adına para basabilmiş egemen bir devlet olduğunu ortaya koymaktadır.

Akropolleri, şehir surları, tiyatro, kilise, hamam, su deposu, çeşme, agora, stoa ve kent içi yolları
ile tapınaklar ve kutsal alan, liman ve nekropoller, teraslar üzerine kurulmuş olan kentten, günümüze kalan sadece kent dokularıdır. Ancak elbette Kaunos denildiği zaman aklımıza ilk gelen etkileyici kaya mezarlarıdır.

Kaunos Kaya Mezarları Neden Yapıldı?

Kaunos kentinin soyluları için yapılan, yaklaşık 2400 yıl öncesine ait dünyaca ünlü kaya mezarları, kentin ekonomik, siyasi, sosyal ve dini yaşamı hakkında detaylı bilgiler vermektedir. Kentin soyluları için oldukça
yüksek bir duvar gibi yükselen Balıklar Dağı’nın güney alnacına oyularak yapılmışlardır. Yılda yaklaşık 300.000 yabancı olmak üzere, 700.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Kaunos bölgesi içinde karşımıza çıkan kaya mezarlarının cephe mimarisi, Urartu, Frig ve Likya bölgelerindeki kaya mezarlarının mimarisinden farklıdır. Burada, Kaunos’a özgün bir tip olan tapınak cepheli kaya mezarları görülmektedir. Bir de güzel efsane vardır buraların kuruluşu ile ilgili:

Kaunos Efsanesi

Efsaneye göre Apollon’un oğlu olan Karya Kralı Miletos’un biri erkek biri kız olmak üzere ikiz çocukları dünyaya gelir. Erkek olana Kaunos, kız olana Byblis adı verilir. İkizler birbirini çok sever. Byblis’in erkek kardeşine olan sevgisi o kadar büyüktür ki, onu bir an görmese huzuru kaçar. Byblis’in bu sevgisi artık kardeş sevgisini aşmaya başlamıştır. Bir gün Byblis dayanamaz, kardeşine bir mektup yazar ve sevgisini açıklar. Bu durumu öğrenen Kaunos çok üzülür ve utanç duyar, en çıkar yolun kenti terk etmek olduğuna karar verir ve yandaşlarından bir grup ile beraber, bugün kalıntılarını gördüğümüz Kaunos kentinin bulunduğu yere gelir. Ve burada bir kent kurarak kente kendi adını verir.

Byblis ise bir daha ikiz kardeşini görememenin üzüntüsü ile çılgına döner, onu aramak için dağlara doğru koşar, gözyaşları sel gibidir. Kardeşini bulamayacağını anlayan Byblis, hayatına son vermek ister ve yüksek bir kayanın üzerinden kendini atar. Nympeler (Su Kaynağı Tanrıçaları) ona acır ve Byblis’i bir pınara dönüştürürler. Efsane bu ya, derler ki, Calbis Nehri (Dalaman Çayı) Byblis’in gözyaşlarından oluşmaktadır.

YolveMacera

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Yazımızı okumaya devam etmek için reklam engelleyicinizi kapatır mısınız?